Öyle bakmak sana
Öylece bakmak….
Ama kıpırdayamamak.
Uzanmak,
Ama tutamamak ellerini
Üç şiir yazdım
Birini aşka,
Birini özleme,
Birini yalnızlığa
Sonra hepsini topladım
Avucumu açsam da
Elimi kaldırsam havaya
Bir serçe kuş konuverir parmağıma
Ne de mutlu olurum bilsen.
Beni mutlu eden,
Kanadını çırpıp süslenişi
Bir denize baktım
Bir gökyüzüne
İkisi de mavi
İkisi de engin.
Bazen deniz çalkalanır
Kabarır dalgalar
Güneş ısıtmıyor toprağı
Geceler uzun
Geceler ayaz.
Buz tutmuş saçaklar serçem.
Yapraklar örtmüyor kuşları
Gel kanatlarınla ısıt geceyi
Avucuna düşmüşse bir sevda,
Yüreğinde varsa yangın,
Gözlerini sarmışsa umut.
Hadi tut,
Tut elimden,
Dağlara sevda yükledim.
Oturdum karşısına seyrettim
İçin için yandı dağ
Dumanı başından çıktı
Başı dumanlı dağ oldu.
Çorbaya tuz
Ekmeğe katık olunca
Hastaya ilaç, çocuklara şeker alınca
Çiçeğe su, kuşlara yem atınca
Mutluluk ağır eder başımı.
Kendi gözlerimin önünde
Çorbaya tuz
Ekmeğe katık olunca
Hastaya ilaç, çocuklara şeker alınca
Çiçeğe su, kuşlara yem atınca
Mutluluk ağır eder başımı.
Kendi gözlerimin önünde
Ben bir esintili gitarım
Esince rüzgar ellerime
Gülhane Parkında esin toplarım
Galata’dan balıklara nağme atarım
Ben bir uzunçalar gitarım
Kendine göre naif ve yüreğinden kopup gelen sözleri dizeler.
Dizelerini serbest tarzda yazan ve sadelikten uzaklaşmayan üstadımızı kutluyorum