Çığlık...
Sevgisiz insan sevgisiz aileyi,
Sevgisiz aile sevgisiz toplumu,
Sevgisiz toplum hastalıklı zihniyeti
ve çürümüşlüğü doğurur.
İnsanın korkuları, mutlu olmasına engel olur hep.
İşte bende üzerimde kambur olan,
korkularımı bir türlü söküp atamıyorum...
Ben, insanlardan çok korkuyorum..!
Kötülükler insanın benliğini ele geçirmiş, zehirli sarmaşıklar gibi sarmış...
"Allah'ım insanlar neden bu kadar kötü?"
İnsan haksızlığa uğradığı'nda derin bir yalnızlığa düşer..
Ben küçüklüğümden beri hep bana yapılan haksızlıklarla büyüdüm.
"Yalnızım Allah'ım çok yalnızım."
Ailemin yaptığı haksızlıklar...
Çevrenin yaptığı haksızlıklar...
Ve toplumun yaptığı haksızlıklar...
"Allah'ım bitmiyor sevgisizliğin açtığı yaralar..."
Sevgi mi?
"Hazır sevgi demişken,
Ben hiç sevgi de görmedim..."
Allah'ım, 
"Sevilmek güzel bir duygu mudur?
Şey! Ben hiç sevilmedim de.
Annem ve babam beni hiç sevmedi.
Onlar en çok erkek çocuklarını seviyorlar"
Aman neyse ya...
Sanki zorla mı kendimi sevdireceğim.
Kız çocukları onlar için pek bir önem taşımıyor işte...
Kabul et.
Gerçi bazen ben de kendimi önemsemiyorum.
İnsanın anne ve babası çocuğunu sevmeyince, insanın içinden sevgiye inanmak da gelmiyor.
Sahi,
"Bende birisini sevebilecek miyim?
Peki ya, bir gün beni de seven birisi olur mu?" 
Of ya! 
Kız çocuklarını kim neden sevsin ki? 
Pembe hayaller kurmak senin neyine.
Kalk evi süpür, bulaşıkları, çamaşırları yıka, yemek yap...
Birazdan ağabeyin gelecek, gömlek ve pantolonlarını ütüle, temiz çoraplarını hazırla.
Annen'den azar işitmeden görevlerini yerine getir. 
Bu benim iç sesim, o konuşuyor ben değil!
Oh işler bitti.
Az dinleneyim şurada!
Uzandığım kanepede derin bir uykuya dalmışım. 
Tüpün üstünde yemek!
Eyvah yemek!
Kafamdaki derin acıyla gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Annem elinde kafama indirdiği süpürgeyle dikilmiş,
"Kalk kör olasıca kalk, evi yakmadığın kalmıştı. Bir darbe daha indi kafamın ortasına,
"Ahh! Ahhh!! 
Vurma acıyor...
Vurma diyorum sana vurma, canım yanıyor!" 
Kafam balon gibi şişti.
Kulağıma aldığım darbe nedeniyle çan sesi gibi bir ses yankılandı. 
"Zang... Zıng... Zıng..." 
"Ah kulağım... Kulağımmm..."
Gözyaşlarım içime akıyor...
Canım çok yanıyordu...
Mutfağa gidip yeniden yemek hazırlamaya koyuldum. 
Annem başımda, 
"Ağabeyin gelmek üzere çabuk sofrayı kur."
Gözümde karartılar başladı.
Sessiz bir uğultu...
Ve...
Ve duvara tutunarak dolaptan aldığım tabaklarla birlikte yere kapaklandım.
Elimden düşün tabakların çıkarttığı o ses, duyduğum en son ses oldu.
Ben artık sessiz bir karanlığın içindeydim.
Ben, etrafımda ki herkese sağır, herkeste bana sağırdı.
Herkes annesinin sevgi dolu, şefkatli kolları arasında yaşarken, ben zulmün kolları arasında can çekişiyorum.
Annemi sevmek istiyorum...
Ama...
Sevemiyorum...
İçimde ki sessiz çığlık hiç susmuyor...
Dipnot; Sevgisizlik hasta eder insanları.
30 Ekim 2025
Derya Avşar 
Kayıt Tarihi : 30.10.2025 17:38:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




niçin sildiniz yorumları (?!?)
Ailede içinde şiddet varsa, bunu devletin ilgili birimlerine bildirebilirsiniz.
Üzücü
Tebrikler
-senaryo öykü şiir tadında güzeldi anlatımı kurgusu,güçlü bir kalemdi yazan..
Ki eğer yaşamışsa idi Şair veya yakınında biri ; üzülürüm ve yaşadığımız yılı hatırlatırım ..
''Sağır çığlık'' şiirini tebriklerimle çok kutlarım..
-senaryo öykü şiir tadında güzeldi anlatımı kurgusu,güçlü bir kalemdi yazan..
Ki eğer yaşamışsa idi Şair veya yakınında biri ; üzülürüm ve yaşadığımız yılı hatırlatırım ..
''Sağır çığlık'' şiirini tebriklerimle çok kutlarım..
TÜM YORUMLAR (4)