yaşlı bir atın
yere dökülen yüzünü usul usul toplar gibi
koşumlarını giymiş gece
koşuyor sabaha
yolda kırık ayaz boşluğu
bolca karanlık ve siluetler
endişelere gebe sanrılar
yüzümü çizik çizik çizen velut yıllar
iç geçiren yalnızlığın eteğindeyse yükü ağır taşlar
kiri arınmamış bir öfke gelip oturmuş gözlerime
uykunun ipini çekiyor karamsarlığa
ve kedere
emzikli bir bebeğin
çırpınışı gibi sevgiye açlığa ruhumda dipsiz yangınlar
köpürmekte
biteviye
boş avuntuları kaldırmaz artık bu gemi
su aldı biliyorum doldukça batacak
fırtınaların kasırgaların
kumların kızgın
göbeğine
ezgin martılar çağırıyor ellerimi
rüzgârların havalandığı dalgaların
kabardığı ıssız koylara
bilmiyorlar ki
vazgeçişlere tükenmişliklere kanat çırpan
kalbim un ufak
devasa bir gömütün yorgun ayak taşları
ölü çiçeklerin
nihayetsiz sürgün yemiş yol uğrağı
mevsimsiz yağışların sabah akşam
horlanan dolu sağanağı
paramparça edilmiş güze gömülen burgun ömrüm
06062024
11:18
Kayıt Tarihi : 8.6.2024 10:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!