Sadece Dudaklarını Al Gel
Sadece dudaklarını al gel yanıma,
gülüşünü ben konduracağım kenarına.
Sesini bırak, kelimeleri geride tut,
bu gece sessizliğin bile kanat çırpsın aramızda.
Gel,
bir çocuk gibi saf,
bir deniz gibi geniş,
bir rüya gibi kırılgan.
Hiçbir şeyi tam getirme.
Ne yük, ne gölge, ne hatıra.
Yalnızca dudaklarını getir,
ben sana bütün bir hayatı yeniden söyleyeceğim.
Biliyor musun,
dudak dediğin bazen bir şehir kadar kalabalık,
bazen bir çöl kadar ıssızdır.
Orada kaybolur insan,
orada yeniden doğar.
Sen getirdiğinde dudaklarını,
ben sana sokaklar kuracağım,
ışıklar asacağım gökyüzüne,
ve bir kuş sürüsünü salar gibi bırakacağım gülüşünü,
dünyanın en suskun yerine.
Ne zamandır bekliyorum,
bir hece gibi düşmeni içime,
bir ateş gibi yayılmanı damarlarıma.
Söz değil, yemin değil,
yalnızca temasın kanıtıdır aşk.
Ben sana kelimelerden bir göl yaparım,
sen sadece eğilip bak,
yansımanı gör.
Belki orada,
belki o suda,
biz dediğimiz şeyin gölgesini buluruz.
Ah,
bir gülüşün kenarına nasıl sığar bir ömür?
Nasıl taşar kalbimden kalbine,
nasıl yayılır bir tını gibi?
Sen sustukça anlıyorum:
en büyük şarkı sessizlikten yapılır.
Sadece dudaklarını getir,
ve ben,
ben sana bütün şiirleri diz çöktüreceğim.
Zamanı durduralım,
ne geçmiş kalsın, ne gelecek.
Bir an var,
yalnızca ikimizin bildiği,
bir çizgi,
bir titreşim.
O anı çoğaltalım,
dokuz dakika değil,
dokuz ömür sürsün.
Ve sen,
sen gelince dudaklarınla,
ben kelimeleri bırakacağım yere.
Artık şiire gerek kalmayacak,
çünkü şiirin kendisi olacaksın.
Bir gülüş,
bir kıvılcım,
bir nefes.
Yalnızca dudaklarını al gel yanıma,
gerisini ben tamamlarım:
bir dünya,
bir hayat,
bir sonsuzluk kurarım kenarına.
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 3.9.2025 19:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!