-Muhsin Başkan'a-
Mart İki Bin Dokuz… Meçhul bir zaman;
Keş dağında güneş battı gül soldu.
Savruldu külleri yanan közlerin.
Gözlerden sicim sicim yaş aktı.
Oysa yeni yetme taze başaktı.
Büyükçe and içmiş nadastan sonra,
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan