Elinde tas, gözünde yaş,
Nerden geliyorsun böyle arkadaş?
Yalan söyleyip yorma kendini,
Anladım,yengeden sana armağan.
Gelirken attı ardına, ikramiye diye,
Aldın sen getirdin, dalgınlıkla buraya.
Söyle ne olacak böyle halimiz,
Üç kuruşluk hayatımız arkadaş?
Kimine aç gözlü, kimine tok gözlü,
Kimine melek, kimine de kelek düşer.
Bize hangisi düştü arkadaş?
Ne fark eder değil mi?
Sonuçta, evde hep biz mağlubuz,
Onlar hükmen galip arkadaş.
Nedense birgün, çok sessizdin,
Sordum; ne oldu yine dayak mı yedin?
Dedi; dayak yesem bundan iyi,
Çocukları alıp gitmekle tehdit etti.
Düşündüm; ya benimki de götürürse,
Ne yapardım, çocuğum olmadan?
Düşünmesi bile kötü arkadaş.
Patlıcan burunlu arkadaş derdim, kızardı,
O da benim burnumu gösterir,
Gülerdik alkolden kızarmış burnumuza.
Günlerimiz böyle geldi geçti, hergün,
İple çekerdik akşam muhabetlerini.
Adı Ali'miydi, Ahmet mi?
Ne fark ederdi ki; Ali olmuş, Ahmet olmuş,
Ben ona, saçmalama arkadaşım der geçerdim.
Kızardı küserdi, sonra dayanamaz yine gelirdi.
Başka arkadaşı yoktu, muhabbet yapacak.
Arkadaşıma hoşçakal bile diyemeden,
Kardeşlerim götürdü beni Bakırköy'e.
Saatler, günler içime sığmadı.
İnan içkiyi aramadım bile,
Senin muhabbetini aradığım kadar arkadaş.
Dayanamadım, kaçtım geldim birgün.
Çok şey olmuş, ben yokken buralarda.
Ne sen vardın, ne de sevenlerin.
Cengiz ÇETİK-03 Eylül 2005-
Cengiz ÇetikKayıt Tarihi : 26.8.2006 08:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!