Çok uzun zaman önce,
Belki bugünden önce, belki bugünden sonra.
Işığım, gecem, gündüzüm, kısacası gençliğim...
Aşık oldum ansızın
Öyle hevesten değil, esaslı sevdim.
Hayatında bir rüzgârdım, esip geçtim.
Öyle şanssız bir mücadeleci, gafil avlandım bakışlarına.
Ölüm duvarları sarmıştı beni,
Düşüncelerin kuytularında ölümden başka çare bulamazken sevdim.
Dört duvarımı kaldırıp bir deniz kıyısında sevdi beni.
Saçlarıma taktı yıldızlarını,
Işıklar içinde yürüdüm, ilk kez sever gibi sevdim.
Saçlarımda kaldı ellerinin izi,
Boynumda kaldı kokusu,
Ellerimde kaldı yokluğu.
Göğsümden nura yükseldi, daha çok sevdikçe.
Nasıl anlatsam, anlatabilsem yokluğunu...
Susmak istersin, birikir kelimeler.
Konuşsan, boğazına dizilir cümleler.
Gel, yine gel bir gün doğumunda yeniden,
Yüreğimdeki yokluğunun şarkılarını söylemeden.
Büşra Nisa Kaya
Kayıt Tarihi : 27.2.2025 02:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Özlem, zamanın ellerinde büyüyen bir sancı gibi içimde serpiliyor. Günlerin gölgesi uzadıkça, senin sesin daha da derinlere işliyor. Gözlerim, senden kalan silik izleri yoklarken, kelimeler içimde sessiz bir isyan gibi yankılanıyor. Sensiz geçen her an, geçmişin raflarında sararmış bir fotoğraf gibi soluyor, hatıralar zamanın acımasız ağırlığına boyun eğiyor. Oysa ben, seni unutmaya değil, seni en çok hatırlamaya mahkûmum. Gelişini beklemiyorum belki ama gittiğin yerde beni de özlediğini bilmek istiyorum.
dilinize sağlık
beğeni ile okudum
Teşekkür ederim ilhamla kalın.:)
TÜM YORUMLAR (3)