Sabahı Olmayan Bir Ülkede

Haydar Güner
149

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Sabahı Olmayan Bir Ülkede

Bu sabah
Bir şey olacak değil
Zaten oldu
Ve hâlâ oluyor

Bu sabah
Emekli
Kahvaltı yerine su içti
Televizyonda
Cumburlop düşen döviz kuru
Kalbini sıkıştırdı
Reçetesini buruşturdu
Gözüne sürdü
"Bir daha doktor yüzü görmek haram bize."

Bu sabah
İşsiz bir delikanlı
CV’sini değil
Babasıyla birlikte hayalini yaktı sobada
İşe gitmek için değil
İşe yaramadığını unutturmak için
Kravat taktı

Bu sabah
Bir kadın
Çamaşır suyuyla ellerini değil
Umutlarını arındırmaya çalıştı
Patronun cümleleri hâlâ kulağında:
“Sen kadındın ya zaten iki kişilik çalışıyordun, bir kişilik alıyoruz.”
Ve sokakta
Güldüğü için aşağılandı
Evin içinde
Susturulduğu için görünmedi

Bu sabah
Bir çocuk
Oyuncak değil
Somun taşıdı fırında
Daha ‘çocuk işçi’ denmeden
İşçinin çocuğu olduğu için çocukluktan azledildi

Bu sabah
Kentin varoşlarında
Bir soba tütmedi
Bir çocuk dondu
Bir anne sustu
Bir baba sinirlendi
Ama hepsi içinden geçirdi:
“Bu kışı atlatırsak, belki...”

Bu sabah
Duyulmadı sirenler
Ama yürüdü zamlar
Tansiyonu düştü yaşlının
Midesi kazındı öğrencinin
Velhasıl,
Kapitalizmin siren sesine uyanan
Bir halk daha
Sırt üstü döndü yastığa
Çünkü ayağa kalkacak gücü kalmamıştı

Ama sevgilim
Tüm bunlara rağmen
Her şeyin küllerinden
Bir kız çocuğu
Defterine şiir yazdı bugün
Ve adını “umut” koydu
O umut
Bir gün halk olur
Ve sabah olur bu memlekette

Haydar Güner
Kayıt Tarihi : 17.8.2025 14:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Sabah Olmayan Bir Ülkenin Hikâyesi Bu ülkenin sabahları vardı ama güneş hiç doğmuyordu. Halk, karanlığa gözlerini açıyor, gün boyu gölgeyle uğraşıyordu. Emekli kahvaltı yerine su içiyordu. İşsiz genç, babasıyla birlikte hayallerini sobada yakıyordu. Kadınlar hem sokakta aşağılanıyor, hem evin içinde susturuluyordu. Çocuklar, çocukluklarını yaşamadan işçinin çocuğu oldukları için çocukluktan azlediliyordu. Varoşlarda bir soba yanmıyor, bir çocuk donuyordu. Ve herkes aynı cümleyi içinden geçiriyordu: “Bu kışı atlatırsak, belki…” Sirensiz sabahlar, zamların ayak sesleriyle yankılanıyordu. Yoksulun tansiyonu düşüyor, öğrencinin midesi kazınıyordu. Ama halk, kapitalizmin siren sesine uyanıp sırtını tekrar yastığa döndü; çünkü ayağa kalkacak gücü kalmamıştı. Fakat… o gücü unutmayan biri vardı. Küçük bir kız çocuğu defterini açtı ve şiir yazdı. Adını “umut” koydu. O umut, belki bugün değil ama yarın, halkın ayağa kalkışı olacaktı. Çünkü en karanlık ülkelerde sabahı önce şiirler getirir, sonra halk olur.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!