Hadi, şu nisan yağmurunda yürüyelim.
İliklerimize kadar ıslanalım sırılsıklam olalım.
İçimiz, yanarken bedenimiz üşüsün.
Sonra, evimize gelelim şömineyi yakalım.
Birde, mumları yakıp tüm ışıkları söndürelim.
Kan, kırmızısı şarabı kadehlerimize dolduralım.
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Devamını Oku
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık



