Saat Başı Haberler Şiiri - Mustafa Çetin ...

Ajans derdi eskiler
Geçerlerdi radyonun başına,
Dıııt, dıııt, dııııt!...
Dinlenirdi saat başı haberler.

Şimdiler gibi değildi eskiler,
Seferberlik hikayeleriyle cepheden cepheye giderlerdi.
Derlerdi ki
Nerdedir mezarları kim bilir
Bir gitmişler bir daha dönmemişler geri
En son Hicaz Cephesi’nde görülmüş biri.

Derlerdi ki
Nerdedir mezarları bilinmez,
Toz duman içinde,Sina Çölü’nde,
Gözleri kör edilmiş Kanal içinde.

Derlerdi ki
Binlerce askerin şehit olduğu söylenir,
Mehmet oğlu Hüseyin'de
Gelibolu’ya gömülmüş denir.

Ahh eskiler eskiler
Dönmeyenlerin acılarıyla,
Dinlenen her marşta,
Kutlanan her bayramda,
Anlatılan her anı da,
Yaşaran gözlerle uzayıp giden hayatın solmayan çiçekleriydiler.

Hep bir arada sarmaş dolaş,
Kazanılan değerlerin bilincinde,
Sadece dünün değil,
Sadece günün değil,
Yarınların da güneşiydiler.
Emperyalistlerle çarpışırken,hainlerle boğuşurken,yoksulluklarla uğraşırken
Nice canlar uğurladılar nice canlar verdiler.

Ah eskiler eskiler!
Eskimiş yırtık yamalı elbiseliydiler,
Ama tertemizdiler.
Saf, dürüst, insan gibi tıklayan yürekleriyle
Dünyanın en değerli madenleri gibiydiler.

Yokluk içinde,
Açlık içinde,
Körpecik cumhuriyeti büyütürken,
Nice zorluklarla nice bağnazlıklarla savaştılar.
Ahh eskiler eskiler!
Ülkenin ebedi askerleriydiler.
Savaştan savaşa koştular,
Neleri neleri,
Bizlere inanarak,bizlere güvenerek,bizlere emanet ederek
Gönül rahatlığıyla gittiler.

Gittiler de…
Ne bayramlar kaldı ağız tadıyla kutlanan,
Ne vefalı insanlar kaldı canı gönülden kucaklanan.
Yürüyorlar inceden inceden
Karanlığında gecenin derinliğinden.
Ve vuruyorlar dualarla en zayıf yerinden.
Velhasıl sığamadık koca ülkeye,
Sardık sarmaladık her yanımızı
Başa dönen,
Karanlık,
Upuzun,
Virajı,ininşi çıkışı bol bir tünelden,
Ne çıkarsa bahtına gibilerinden,
Zigzag çize çize gidiyoruz.
Anlaşıldı,
Bir daha yaşanması gerekiyor,
Bin dokuz yüz yirmi üçün yeniden,
Bir kez daha kalkması gerekiyor Mustafa Kemal’in yerinden.

Birbiri ardına gelen güneş patlamaları bile,
Söz geçiremiyor etli butlu dudaklardan savrulan sansürsüz bencilliklere.
Paylaşım savaşları acımasızlığında her şey
Uzak ellerin uzantıları
Bu toprakların evlatları değilmişiz gibi inmiyor omuzlarımızdan.
Kendi kaderimizi belirlemekten uzak,
Gürlüyor gürlüyor ama
Bir damla su bile düşüremeden kurumuş topraklara
Daha havada buhar olup gidiyoruz.
Oysa...
Kavgasız,
Savaşsız,
Silahsız,
İnsanca bir dünyadır sevdamız,
Derdimiz insanlık der der çarpar yüreğimiz.

Dıııt, dıııt, dııııt!..
Yine başlar saat başı haberler
Ahh eskiler eskiler
Yufka yürekliler,mangal yürekliler,insan yürekliler
Güzelliklerinizi arıyor hala cumhuriyet yürekliler.

Eskişehir 2015