Rüzgârda Yazılmış Mektuplar - Mektup 9

Kaya Su
16

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Rüzgârda Yazılmış Mektuplar - Mektup 9

Bu kez sesimi tutmuyorum. Bu kez kırılmaya razıyım. Çünkü içimde zaten paramparça her şey.
Ve...
Merhaba,
Ben yine geldim.
Geldiğim yer, geri dönülemeyen bir zamanın kıyısı.
Ve gittiğim yer… bilmiyorum. Belki hiç varılmayan bir suskunluk ülkesi.
Ama bugün, sadece ağlamak istiyorum.
Bağırmak değil.
Anlatmak değil.
Savunmak değil.
Sadece ağlamak.
İçimdeki her şey dökülsün istiyorum. Çünkü tutamıyorum artık.
Tutunduklarım beni bıraktı, ben hâlâ onları avuçlarımda sanıyorum.

Biliyor musun, bazı günler var, insan geçmişiyle aynı yatağa giriyor.
Ben her gece geçmişimle sarılıp uyuyorum.
Bazen bir ses oluyor o geçmiş,
Bazen bir göz bakışı,
Bazen hiç söylenmemiş bir “Gitme.”
Ama hep aynı his: İçimde bir şey eksik.
Hep eksik.
Adını koyamıyorum.
Ama hissediyorum.
Ve bazen en derin acı, adını koyamadığın bir boşlukta saklıdır.

Bugün, öylece pencerenin önünde durdum.
Ve bir isim geldi aklıma.
Unutmaya çalıştığım bir isim.
Ama unutmuyormuş insan.
Sadece anmamaya başlıyormuş.
Unutmuş gibi yapıyormuş.
Tıpkı iyiymiş gibi yaptığı gibi.
Tıpkı affetmiş gibi davrandığı gibi.
Ama aslında her şey içindeymiş.
Ve zamanla içi çürüyormuş.

Ben çürümüş bir suskunluğum artık.
Beni konuşurken bulamazsın.
Ama gecenin içinde birden ağlamaya başlıyorsam…
Bilesin ki içimde yıllardır bekleyen bir "neden" uyanmıştır.

Bazı insanlar için dua eder gibi ağlar insan.
Ben en çok kendime dua ederken ağladım.
“Dayan,” dedim.
“Geçer,” dedim.
Ama geçmedi.
Sadece ben alıştım.
Kayıplara alışan bir yüreğe dönüştüm.
Ve inan ki…
Bu, ölmekten bile ağır bir şey.

Birini affetmek istiyorsun.
Ama o kişi artık kimse değil.
Birini özlüyorsun.
Ama o artık seninle aynı dünyada bile değil.
Bir şeyleri söylemek istiyorsun.
Ama muhatabın yok.
İşte böyle kalıyor insan:
Sözcükleri boğazında bir ip gibi.

Ben hâlâ bazı geceler "anne" diyorum.
Sesim kimsesizliğe çarpıyor.
Hâlâ bazı geceler bir sevgiliyi düşlüyorum…
Ama yüzü silinmiş, sesi eksik, kokusu yok.
Yani ben artık tamamlanmaktan umudunu kesmiş bir cümleyim.

Biliyor musun, bazen bir duvarın karşısında duruyorum.
Ve diyorum ki:
“Şimdi biri gelse…
Sadece dese ki ‘Ben buradayım.’
Sadece dese ki ‘Yalnız değilsin.’”
Ama gelen yok.
Çünkü herkes kendi yıkımına koşuyor.
Ve kimse kimsenin enkazında oyalanmak istemiyor.

Ama ben oyalanıyorum.
Kendimle.
Kendi enkazımla.
Her gün taşları tek tek kaldırıp altından çıkan acıları izliyorum.
Belki de bu yüzden öfkem geçmiyor.
Çünkü yasımı hiç tutamadım.
Çünkü ağladığım hiçbir şeyin karşılığı olmadı.

İnsan bazı cümleleri sadece kendine kurar.
Ve en çok onları susturamaz.
Ben “keşke” demekten değil, o keşke’nin cevapsızlığından yoruldum.
Ve artık biliyorum…
Bazı vedalar aslında hiç yapılmadı.
Sadece insanlar gitmiş gibi yaptı.
Ve ben kalmış gibi.

Şimdi bu mektubun sonuna yine bir boşluk bırakıyorum.
Bu kez içine ne gömeceğini sen seç.
Bir gözyaşı mı?
Bir anı mı?
Bir pişmanlık mı?
Yoksa sadece susmayı mı?..

Ben yazarken sustum.
Ama sen okurken ağla, olur mu?

– Adı hâlâ eksik biri

Kaya Su
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 12:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bilinmeyen bir kişi için rüzgâra emanet edilmiş, geçmişin yükünü taşıyan sayfalar...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!