Rüzgârda Yazılmış Mektuplar - Mektup 14

Kaya Su
21

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Rüzgârda Yazılmış Mektuplar - Mektup 14

Merhaba bu yazıyı okuyan kişi,

Iııım... Şey... nasıl başlayacağım bilmiyorum. Kaçıncı defa sildiğimi hatırlamadığım bu satırı bu defa yormadan başlıyorum. Ben bazen hiçbir şey anlatmak istemiyorum, sadece durmak istiyorum. Durmanın ne demek olduğunu bilen biri var mı bilmiyorum ama ben anladım…
Durmak, susmak değil.
Durmak, kaçmak da değil.
Durmak, hayatın seni ittiği yöne gitmeyi reddetmek ve kendi içine doğru… bir çöküşle değil, bir kararla inmek: Derine.
Bazen öyle bir ana geliyorsun ki, ne geçmişini sırtlayabiliyorsun, ne geleceğine güvenebiliyorsun. Olduğun yer...? Boşluk.
Kırılmamış bir cam gibi; henüz parçalanmamış ama çatlakları gözle görülür. Ben tam oradayım.
Ne tam iyiyim, ne tam kötü.
Ne umutluyum, ne de umutsuz.
Ne gidebiliyorum, ne de kalabiliyorum... ama oradayım ve kimse fark etmiyor. Çünkü bu çağda insanlar, düşüşün bile sessiz olanına gözlerini kapatıyor.
Kendi içimde bir ağırlık taşıyorum adı olmayan, benim gibi.
Bazen bir sabah uyanıyorum, hiçbir şey yapmadığım hâlde yorgunum. Bazen bir akşam oluyor, gün boyu koşturduğum hâlde içim bomboş. Çünkü mesele beden değil, ruh. Ruhun düştüğü yerde, en rahat yatakta bile sırtın ağrır.
Ben biriktirmeyi iyi bilirim. İnsanları, anları, kelimeleri, bakışları, susmaları ama bazen, en çok biriktirdiğin şey; kendinsindir... Ve içindeki o yığının altından kalkamıyorsun. İnsan, kendi kendisinin yükü olur mu?
Oluyormuş.
Artık fark ettim: bazı şeyler düzelmez. Bunu öğrenmek zaman alıyor ama insan bir gün uyanıyor ve kabulleniyor. O eksiklik, hayatın bir köşesinde hep duracak. Bir köşe başında seni hep bekleyecek ama sen o yoldan geçmemeyi öğreniyorsun. Geçsen bile gözlerini kaçırmayı…
Bazen düşünmeden duramıyorum: bu dünyaya gelme sebebim neydi? Bir şeyleri onarmak mıydı, yoksa sadece tanık olmak mı? Tanıklık, çoğu zaman en ağır yük, çünkü bir şeyi değiştiremeden izlemek… kendi iç sesinle bile anlaşamadan yaşamak…
Ama şu da var; bu kadar karmaşanın içinde hâlâ bir şey yazıyorsam, hâlâ içimden bir şeyler taşabiliyorsa demek ki bitmedim...
Bitmemişim... Belki de “bitmemiş” olmak, bu hayattaki en büyük mucize çünkü bitenler, susar.
Ben hâlâ fısıldayabiliyorum. Demek ki içimde bir “devam” var.
Adını bilmiyorum. Yolunu da ama sana Bir sır veretim; bir adım daha var içimde ve bazen sadece bir adım yeter. O yüzden duruyorum.
Kaçmıyorum.
Saklanmıyorum.
Yüzleşmiyorum bile.
Sadece orada, olduğum yerde, kendimle birlikte bekliyorum. Bazen bu da cesaret ister. Bunu anladım.
Ve eğer bu satırları okuyan sen de benimle aynı yerdeysen, bu mektubu senin yerine de yazdığımı bil. Çünkü bazı yalnızlıklar birlikte taşınır. Sadece bilmek bile yeter: “Biri daha var orada, durduğu yerde.”
Durduğumuz yer, yolun sonu değil. Sadece sessiz bir durak.
İyi ki varsın.
İyi ki hâlâ buradasın.
Ve iyi ki hâlâ düşünecek kadar insansın.

– Adı hâlâ eksik biri

Kaya Su
Kayıt Tarihi : 3.9.2025 16:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bilinmeyen bir kişi için rüzgâra emanet edilmiş, geçmişin yükünü taşıyan sayfalar...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!