Her akşam güneşin bakır rengi denize düşerken
Rıhtıma gelirdi o kadın
Ta akşamın karanlığına kadar
Uzun uzun denizi ve batan güneşi solurdu
Gençti, dinçti, güzeldi
Fakat omuzları çöküktü nedense…
Gözündeki ümidi
güneş daha da parlatıp
kıpkızıl bir renge boyardı…
Birkaç yıl sonra rıhtıma uğradığımda
o kadını yine oradaydı
çiviyle çakılmış gibi
iskelede duruyordu
üzerinde yosun rengi bir manto
Ve sonbaharın hüznü çökmüştü gözlerine
Omuzları sanki " artık bu yükü taşıyamam " diyordu
Bir batan güneşe, bir de ufuktaki sonsuzluğa
Daldı gitti bir süre….
Karanlık inmeye başlayınca rıhtıma
Ansızın neden bilemem
Hızla çıkarınca mantosunu,
Denize atlayacak sandım!
Sonra iskele demirlerine asıp
Bir yükten kurtulma kararlılığı ile
öyle dik öyle mağrur
her şeye boş vermişçesine
iskeleyi salladı ayak sesleriyle
Geçmişten geleceğe kaçar gibi
Hızla uzaklaştı rııhtımdan
Martılar dalgalara seranat yapıp,
Mantosu arkasından bakarken
O, akşamın gizemli karanlığına karışmıştı….
Kayıt Tarihi : 21.11.2015 21:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!