Limanımdan çıktım yola şimdi..
içimde onlarca yolcu..
Dalıp çıkıyorum suya,
anılarımla gömülüyor,umutlarımla yükseliyorum..
ben bir gemi; başka limanlar arıyorum..
ne yolcular taşıdı bu gemi,ne yolcular indirdi
Kalabalığın içindeki Yalnızlık..Klişeleşmiş darmadağın yaralı edebi armağan…
Sessizliği tokatladığım zamanlardı…İçindeki sessizliğine gömüldüğüm uluslar arası yaralanmak daha bir zormuş..Ve bu sessizliğe küfür edermişcesine etrafımdakiler yaşamaya çalışırken sen..derinliğimde kavgalı yüsüz soğuk siyah çirkin karanlık paylaşımlar..,İnci tanesi gibi kabuğunda yalnız ve görkemli…Kalabalıktaki yalnızlık…İlk defa değil son defa da olmayacak..Algıyışlarımdaki tümörler tedavisiz paslı sessiz ve kanamalı gün be gün ölmeli sancısından kendini yok etmeli buralarda…özlemek öğrendim..özgürlük öğrenecektim, ama başka zaman dilimlerine armağan kaldı..Özgürlük sessiz özgürlük bir inci tanesi gibi yalnız ama görkemli..Özgürlük yanımda kal..Bakire bir yaşanmamışlığın koynundaydın..Koparldın tazeliğinden koparıldın! küçük bir kız boşluk ve arayışlarındaydın..şimdi türlü sevişmeler helal sana..Uykular uykular beni al…Beni uyuttt beni uyuttt beniiiiiii uuuuyyyyyu…..
Kızıl bir ışık sarmış beni..
Alevler koparmış
isyanım benden uzak..
yüzüm denizden
Mavi! !
Kızıl ve mavi..
Gidip, geldim…
Zamanin icinde bi golgeydim…
Yanimdan gecenleri gormedim--
Gittim ve geldim…
Koridorun sonundaki kucuk kiz cocuguna
dokundum…
Nedir lan bu dedim
zamanı benden bekleyin,meskeni benden
düşwoman olup uçmalıydım tepelerden
düşmanınız oldum.
sonra düşünü yazana
yasamaksa bu kaybolup da durduramadigimiz,
sevisirken akreple yelkovan,
sen durma orda! kirmizi,sari,yesil der be hayat...
trafik isiklarinin kuralsizlarindan ol!
gun gelir yakarsin kendi mavini a$klara
yüreğin bir kavganın içine,düştümü sığmaz yalanlara artık..
gözlerin nesneleri seçemez.
ışık görmez.
ayışığını dayanağı sayar...
geceleri ise onun değildir artık..
yaşanmaz,yaşanamaz bir varolan ZOR AŞK..
Ruhumun bir köşesine yaslanıp uyuyorum...
Yağmura asılmış, boşlukta uçarken...
Gökkuşağını tuttum..
Renkler girdi benliğimden içeri..
Ego üstü düştüm...
Dün sadece uyanmıştım…Ve aniden bir çığlık koptu başımda…bişeyler kıpraşıyordu evet.. bişeylerin değişeceğinin kendiliğinden çığlığıydı bu..elim eteğim değmemişti..Ama birileri yaralanıyor, debeleniyor; egemen densize haddini bildirişin kırmızı kadınca çığlığını koparıyordu..acıyarak,kanarak.. küllerinden doğacağını bildiğinden ölüşünü hızlandırıyordu..ve ben, yarattığım kendini bilmez arayan çakal hallerimin tümden yüzümü kavrayan o eşsiz tebessümümü duvarla paylaşıyordum…duvarda kibirimi paylaştığım, beni gözleyen sahipsiz gölgeler vardı..sonra tenimdeki karıncalanmayı hissettim..ve tekrar o kibirli tebessüm ve duvarlar…Bu kirli,küçük aslında dalgacı gülüşümle tüm dünyaya “Nothing’s gonna change my world” diye haykırıyordum aslında evrenin karşı tarafına geçerken..Bir yandan da zamanın içimden delerek,deşerek kendi harakirini kendin yap ve ölüşünü kutla diye bağırdığını duyuyordum…bu kendin öl kendin doğ emri yarattığım benim yaptığım zamandan gelmişti aslında…yeniden üretilmek istiyordu bir nevi..sonra rez is under construction, bana dolanmayın diye yanan sönen bir tabela belirdi düşümde bir an.örülmeye başlandı duvarlar mor kiremitlerden.nice içinden uçurtmalar geçerdi bu duvarların..ve yağmurlar yağardı,şimşekleri çakardı kimselerin bilmediği dört köşesi,kenarından.doğurgandı…sporla falan da çoğalmazdı aslında tek hücrelerinden..o, çokluklardaki heterojenliği birleştirmeden kesiştirmeye inananlardandı..bir yerlerde okumuştu bunu ve savurgan ruhuna iliştirmişti.
Nerdesin çocuk? karanlığın gizlendiği bir yerlerde misin?
Nerdesin çocuk? telaşa düşmüş anımsıların köşeciğinde buruşmuş, ürkmüş, duvar kenarı tenhalarında kendini mi kaybettin?
Ve artık bünyeler yorgun ve sarsuk, ve tutunamamışken köşe bucaklara..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!