Aleme bir hal olmuş,bizim haller değişik,
İyilik aptallık,doğruluk suç; değerler talan..
Ruhlar göçebe olmuş,bu düzen yerleşik..
Canımı sıkar,insanlık denilen bu koca yalan! .
Yolu şöyle bir açıver,istikamet her yöne çıkar
Tutulan kurtulmazmış bu derde,
Ciğer pare pare,sonu ölümmüş! .
Ne iflah olurmuş,ne istermiş çare,
Ölüp de yeniden,yare doğummuş! .
Kavuşmazsa cemalinin mecnunu,
Ben beklerim,
Gelmesen bile..
Öyle sevdalıca,
Öyle kırık kalpli; kapında...
Öyle umutla;
Ve mutlu,eşiğinde...
Sen de geldin geçtin işte,bir rüya gibi
Tüm mübarek analar gibi,çile ömürlü annem..
Güldün mü bilmem, şu fani dünyada hiç
Binbir dert içinde,mahzun gönüllü annem...
Ela gözlerinde hep sonbaharın rengi
Susamış toprak gibi,
Sağnakta seni bulurum.
Irmaklarca izin sürer,
Kaynakta seni bulurum.
Mecnunla çölde gezer
Yokluk yurdundan gelen,
Ey,gariplerin Efendisi..
Varlığıyla alemi süsleyen,
Ey, hüzün Ustası...
Sarsa bahçemi en güzel nevbahar,
Burası hüzünler şehri;
İnsanların birbirini yok saydığı,
Kuru kalabalıklarında
İnsan olma onurunun
harcandığı...
Burası hüzünler şehri;
Hava,yağmur havası;
İçimde bir rahmet kokusu,
Yana yakıla bir yağmur duası...
Dolanıp duruyorum,ellerim göklerde...
İçimde bir hüzün; bekliyorum
Sen bu gönlüme yara açmışsın,
Açtığın yaraya kurban olurum..
Sen bu canı hara salmışsın,
Attığın harlara kurban olurum..
Sen bu sineye oklar germişsin,
İlk hüznümü nerden almıştım
bilemiyorum;
Giyemediğim bir bayramlık mıydı,
Yırtık bi ayakkabı mı...
Çocukluk işte,hatırlamıyorum;
Belki de küçük ruhumla,
süslü kelimelere gerek yok, tebrikler çok hoş...