Önce bir resim yaptı
Sonra dört ince çizgi çizdi
Dört bir yanına
Önce şöyle bir düşündü
Sonra, sonra zarif bir kelepçe
iki koluna
Önce ama memur bey diyecekti
Sonra boş ver dedi
Kendine ve kalbine
Yavaş yavaş yürümeyi severdi
İlk zamanlar
Sonra koşmayı da öğrendi
Zamanı tutup omzundan
Yavaşlatmak isterdi hep
Yavaş yavaş göçen bir günün ardından
Sular berrak olsun isterdi
İçine ayak soktuğu sular
Ama durgun sular bulanırdı
Her rüzgar estiğinde
Denizlere yakın yaşamakta vardı hani
Kuruyan dudaklarının hatırına
Bir apartman dairesinin son katında
Kuşlarla beraber yaşadı
İklimin kuraklığında daha da yanarak
Pencereleri aç
Yağmur dolsun içeri dedi bir ses
Rüyasında
Zorla değildi ya
Olmuyorsa bıraksaydın
Yani salsaydın kendini
bir boşluğa
Birikmiş sular
Yerlere indi
Yerin damarlarına
Birikmiş sular
kirlendi
egzoz dumanlarıyla
suyla çalışan araba
tekerleklerini değdirmeden suya
bir yolun ortasında duman oldu
bırak
boşa harcama defteri kalemi
bırak
gecenin bu saati artık
cinler uyanacak
bir perde var
karanlıkla çiçek arasında
bir ışık hırpalar gözlerini
nazenin yarin
kaba defterlere düştü düşeli
beyin jimnastiği mi dedin
uçuk fikirlerini kendine sakla
saçlarının dalga boyunu ölçemem
gırgır şamata derken
saflaşır düşünceler böyle yeniden
kafiyeleri uzak tut benden
ne uyaklardan bahset
nede uyanlardan
elimi kolumu
rahatça sallamak istiyorum
çıkar şu bilezikleri kollarımı birleştiren
hadi artık
nazı bırak
evet evet
şimdi buldum derdimi
bir tebrik kartının ferahlığında
siyah beyazdı dünya artık
siyah beyaz, beyaz siyahtı bana
can alıcı renkler yalanını
dinlemek zorunda değilim artık
canlılığını yitirdi dünya
çekirge sesleri vardı eskiden
tarla kenarlarında dinlediğimiz
ve ısınmak için yaktığımız
ufak bir ateşin çıtırtıları vardı
hayal meyal bir kırmızı
hayal meyal bir sarı
ateş sarısı
saçlarının örttüğü yüzüne vuran
Ne olur?
Unutursa bir hikayeci
Nerden başladığını
Geriye dönmeden
Devam et söylemeye
en güzel yalanlarını
yada
bir kadının ayak izlerini takip et
sadece ana caddeye kadar
kedi köpek sürülerinin
muhabbeti sarmaz seni
gel
bir sokağı sahiplenmişse bir serseri
gel usul usul
silerek bütün izleri
çılgınlar sofrasının
bir kenarına oturdum
yamyamlara özenerek
kurumuş yaprakları haşla dedi
bırak insanları
ekmeğin ve tuzun benden olsun
al
bırak insanları
sesim geliyor mu?
ey fareler
şehir fareleri
alın alın bakın buğday taneleri
yok yok zehirli değil
isterim ki deşin
deştikçe rutubetlendirin bu evleri
yıkalım hep beraber
karıştırarak gökle yeri
tesbih tanelerinin
şıkırtısını dinle
saatlerin tıkırtısını
kaynayan çayın fıkırtısını dinle
yani
bırak akla gelenleri söylemeyi
bırakta
çöz şu kelepçeleri….
Kayıt Tarihi : 25.1.2006 00:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!