Mehtap dökülünce avuçlarıma
Güz şarkıları düşer dilime
Ekimin perdeleri çekilmiş göğüme
Yakamozlar yapışır eteklerime
Dünün izlerinden yürürüm bugüne
Güneş nöbetlerinde gecesi
Ay tutulmuş sevdasına
Giden kahvenin ardında kalan
Telve yalnızlığı çökmüş içine
Çöl bulutları toplanmış göğsüne
Ağlasa dökülecek incisi
Dallar yeşiline sürüne
Gökler maviliğe bürüne
Sahil denizini giyine
Gelen şenlik bayram ola
Balalar şeker lokum dermeye
Sevda rengi yanıyor semada kandiller
Ay perdesini aralamış gecenin
Güneşe kanat açan ebabiller
Savurmuş eteklerini mihracenin.
Hale zindanında kırılan zincirler
Sözün sükûta döndüğü vakitler
Kızıl uğultular yağar tepelere,
Kuşların kanat savaşları
Döker tüylerini yıldızlı gecelere.
Sancılı vedalar saklar
Mecnun..
Afitabı olmayan bir gecenin
Sürgün edilmiş kaderine,
Aşkının alevinden
Darağacı kurulmuş yüreğine,
Bahtının rüzgarıyla
Pul pul dökülecek gecenin yıldızları
Temmuz güneşinin ayazlı sabahlarına
Bir Venüs terk edecek gezegen ruhunu
Hayatın merdiveninden yükseleceksin yere doğru
Ayaz düşlerini yakıcı buzullar türeyecek etrafında
Canın yanacak meşalelerin gölgesinde
Mayhoş ruhumu kıskanır erikler
Savruk düşlerime başaklar sarılır
Uykusuz gecenin sabahında
Penceremi aralayan yağmurlar
Çilek kokusunu salar içeri
Mevsim yaz...
Ördek sesleri karışır martı çığlıklarına
Kanatla suyun oynaşı gölün sularında
Tırlar, kamyonlar geçer uzaklardan
Gölün karşı yakasından
Otobandan..
Yol gider, göl kalır,
Enginar kokulu sabahlara uyanmak duvarlarda iz bırakan gölgeler gezinir ruhumun çıkmaz sokaklarında,
bir dağbaşı karantinasına alınmışım yağmurun sillesi Şimşeklerin yankısında,
düşer karanlığıma kasımpatı güneşi pervane savrulur ateşe,
meczup beyitlerde aranır hâlesi
Aşk girdabında bir kıvılcım teknesi
denizin göğsüne yaslanmış güvertesi lodosun uğultusuna vermiş kendini kulaklarımda dalgaların tuzlu bestesi mimoza mutluluklarında baharın sinesi,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!