Diş bilese bana metelik vermediğim bütün rahatlıklar, lime lime dilinse her yanım, “Eyvah! ” diye inim inim inlese çiçeği burnunda deli gençliğim, “Gel! ” diye cilveler yapsa yaşamadığım bütün yıllarım, yine de senin için ölümüne dövüşlere atılacağım!
Bana dudaklarını bükecekler. “Su testisi su yolunda kırılmış.” diyecekler. Kaçan mı var kırılmaktan? İnadına inadına âcizliğin, inadına inadına boşvermişliğin; inadına inadına namertliğin, dönekliğin, kahpeliğin; su yolunda testi
gibi kırılacağım! “Testisiyim su yolunun” diye kulaklar sağır olana kadar bağıracağım.
Zümrütler, yakutlar döşeseler üstüne taş diye, altın yapraklı çamlar dikseler hıyâban diye, sana çıkmayan yollarda ayak sürtmeyeceğim.
Erisem akşam üstünde güneşin gezindiği kar gibi; kararsam, yansam, kül olsam ateşe verilmiş çıra gibi; kör olsa iki gözüm; karanlıklar kelepçelense yalan ömrüme, bakışlarımı senden çevirmeyeceğim.
Yıldızları dokuyup ayağımın altına serseler “halı” diye; denizleri çöktürseler önüme “suyun” diye; yağmurları zapteyleseler derin vadilere “kuyun” diye; çıkarıp masallardan devleri, sıralasalar kapıma “kölen” diye; süsleyip bezeseler, allayıp pullasalar, yanıma katsalar mehtabı “câriyen” diye; indirip gökleri toprak eyleseler bağın-bahçen diye, körolası nefsimin ipini özmeyeceğim!
beni hatırla. Hasköy Lisesinden Çorum'a(Burhan Yüksel)