Darağacı ben doğarken kurulmuş
Ferman tutuşturulmuş ellerime
Kanununu geç okuyunca sevda mektebinin
Kırılan kalem az bile gelir gönlüme
Haklılığın gururu ile dönmüşüm hakime
Bir kadın
Deniz gibi
Sessizce girmiş gönlüme vurgun
Bitmeyen geceler
Alâmeti kahroluşun
İnadına fırtına
Çivisi çıkmıştı da dünyanın
Çocuktum alıverdim avcuma
Yıllarca çektim kahrını hanın
Ne ilgi vardı ne bir acıma
Sürerdim ömrü dediğim dedik
Ay mı sene mi bilemem ama
Yolculuğun sonuna az kaldı
Belki sabaha belki akşama
Yolculuğun sonuna az kaldı
Gururlu başım döndü özüne
Nihayetinde bir tanıdık deme
Anla artık seni sevdiğimi
Davranışlarımı ne olur basit görme
Anla artık seni sevdiğimi
Hiç yok mu sende gelecek korkusu
Bu gün yirmi üç nisan çocuk bayramı
Düştük peşine Ahmet Kürşat’ın
Solumda kızım sağımda hanım
Girdik içine insan dolu stadın
Güneş kayboldu birden esiyor rüzgar
Mutfaktayım
Güneş perdenin arkasında
Rengi belli olsa da ısıtmıyor içimi
Yalnızım
Üşüyen ayaklarım
Boş bir beyin
Ilgıt ılgıt esmeli yel
Dururken bir tepe başında
Susmuşken dudaklar
Gözler konuşmalı
Ve hayatı yeniden yazmalı
Varmalı bir yerlere
Boş köşeler başımın tacı
Yağmur gibi hüzünlü gecelerde
Seni sensiz düşünmek ne kadar acı
Yağmur gibi hüzünlü gecelerde
Ruhum yalnızlığın girdabında döner
Ne hayallerdi be tasarladıklarım
Geçmişi geri getirmek gibi bir şey
Yanıma kâr kalırdı ağladıklarım
Otursa idi yerli yerince her şey
Yoruldu vücudum hareketsiz halâ
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!