Evli, barklı, çocuklu, torunlu bir nine...
Bazen bir ilaç yetmez…
Ne serum çare olur,
Ne doktorun sesi güven verir.
İnsanın içi ağrır ya, işte ona hiçbir reçete yazılmaz.
Dün gece,
Babam bir öğretmendi…
Ama sadece sınıflarda değil,
Hayatın tam ortasında ders verirdi.
Kalemi kadar suskunluğu da anlamlıydı.
Tahtaya değil, kalbime yazdı bildiklerini.
Ben kötü insan değilim...
Sadece çok sevdim,
yüreğimden taşanları kimseye anlatamadan.
Bir tebessümle yamadım eksiklerimi,
Üstünü örttüm kırık dökük heveslerimin
İnce ince örülmüş bir şal gibi,
Harabelere sıkıştı gönlüm,
hüzünle yoğrulmuş bir hasretin gölgesinde.
Taşların arasında kaybolmuş anılar,
Her biri bir başka yarım kalmış hikâyenin ağırlığını taşıyor. Gönlüm, o yıkıntılarda bir mahkûm gibi;
Ne kaçabiliyor ne de kucaklayabiliyor geçmişi.
Özlem, bir bıçak gibi keskin, her nefeste içimi dağlıyor.
Pencereden süzülen gri gökyüzü,
Çelik yatakta binbir umut hikayesi,
Her bip sesinde titrer umudun canı,
Bu odalarki fısıldayan bir mabet,
Beyaz yorgan gibi örter sessizlik,
Harfleri dökülmüş bir kitap gibiyim,
Anlatmak istedikçe sessizleşiyorum.
Bazı cümlelerim baştan yazılmak istiyor,
Bazılarını artık kimse bilmesin istiyorum.
Çünkü en çok
anlatmaya çalıştıklarımda yaralandım..
Yıldızları topladım gökyüzünden,
Cuma pazarında satıp bardak alacağım.
Cam gibi ince, hayal gibi kırılgan...
İçine hüzünleri koyacağım.
Bir eski aşkın manşetiyle gündem olmuş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!