Hatırlıyorum poyrazlarını
Krallığın sert rüzgarlarını
Harabelerin sessizliğinde
Tokmak sallayan Aylak’ı
Yaşlı yollarda kuru adımlar,
Bütün gönüller yarılsa da
Sana gönlüm tek kalır
Bütün dünya yansa da
Sana sevdam kuru kala
Bütün aşıklar diz çöksün
Üzüldüğümden büründüğüm düğüm,
Bilmezdim henüz neden terler gözüm.
Ve ter diyorsam hayatım, kitabım ve imanım,
Büyütmesin üfürükçü, başarıya üşüttüm.
Boş gezenin kalfası meşhursa,
Kayboldum dualarda,
Suçluyum her katında.
Tanrım bu affım sana,
Sığındığım evin kara.
Kahroldum yollarında,
Evim yok bak bana,
Yansa bütün tenim seninle,
Kalbim anca soğur elinde.
Yüzün bana bakmazsa birde,
Dili yutar hisslerim yine.
Yol alınca beni, istedin.
Kötülüğün esiri bilmiyorum ne demeli.
Sürekli duyduklarım delilik mi belirti.
Yoksa sadece pişman ve duvarlar,
Duvarlar mı zindanın sivreltileri.
Ne lazımdı susmam için, kusmaksa geç
Doğduğum anda adım mı saydım,
Hayır tanrım saydırdın.
Doğduğum anı adım mı sandın,
Hayır Raşit sancımdın.
Ağrıların bedelini hukuk…
Söyle hangi köşesi aydın,
Bu odamın kaç duvarı da baygın.
Tuğlalarında ruhum, yazgım.
Alnım kadar pis şimdi tavanım.
Üst aklım dalgın, Raşit kayıp;
Ben aslen içe dönüğüm.
Kapalı bak her bi gözüm.
Gömülü gönül düğümüm.
Gönüllü değil bu özgürlüğüm,
Düzine yaşında bücürün üfürüğü,
Senden ayrı aktıysa terim
Benden uzak yaşta aklım
Bana doğmasın yüzün
Ama gülsün bir güzele
Bana dökülmesin dilin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!