Ey dilber-i Rana
Kenarı yanık mektubunu aldım.
Gördüm ki, beni sevmeye niyetlenmişsin.
Demişsin ki son satırda,
Mutluluk sendedir.
Beş kuruşsuz olsan da
Ne zor şeymiş unutmak seni.
Ne bela şey.
Tam unutur gibi oluyorum artık olmayışını.
Coğrafyaya adını veriyorlar.
Bir yıldıza resmin,
Bir hayale de hüznün kazınıyor.
Ve babalar da ölür.
Sonra bütün cenazeler içimize gömülür.
Yüzümüzün her zerresini işgal eder gözyaşı
Ben Mecnun olurum, çölde kendini avutan
Sevdalar unutulur.
Arka mahalledeki bütün öpüşmeler yalandır.
Alnımdaki kırışıklardan sana bitmeyen yollar yapmak isterdim,
Ama görüyorsun, herkes nasıl da otoban birbirine.
Ben; dar bir sokağın çıkmazıyım,
Satırlarım yara bere.
Çok arabesk şarkılarda boğulmuşken acıyla,
Her konuya uygun bir ayet bulamayışımı bağışla.
Ağaran her tel saçım
Zifiri bir yalnızlığın temsilcisi.
Yalandan güldüğüm onca fotoğrafı konuşmalıyız Allah’ım.
Hangi günahsa bedeli
Ve kim ise bizi uğurlayan sancının sahibi
Biz onu severek elmayı yemiş bulunduk cennette.
Yorgunum.
Yorgun olduğumu anlatamayacak kadar yorgun.
Allah’ım kolların neden yok?
Sadece kolların olsaydı da inanırdım sana.
Hiç değilse gözyaşlarımı silemez miydin Allah’ım?
Paylaşacak bir acı yoksa ortada,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!