Rabia Kıza Ak Nasihat

İsmail Soygeniş
31

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Rabia Kıza Ak Nasihat

Büyü Rabiam Büyü,
Fıtri şefkatinle,
Kalbi muhabbetinle,
Nefsi Edebinle büyü kızım...
“Kutlu Kitap” elinde,
Benim gönül evimde,
Şiirlerle, ninnilerle,
Ötelerden ezgilerle,
Büyü ay yüzlüm, nazlı kızım,
Ak sözlü, seher yıldızım büyü...

Rabialar okumalı okutulmalı. Okumaya Kendilerinden başlatılmalı. Analar muallimler insanın apayrı alem olduğunu anlatmalı once. Kendini bilen elbet rabbini bulur, halikını bilir. İlmen yakin mertebesine ulaştırılmalı ki maya sağlam tutsun gelecek nesillerde. Karıncanın belindeki sanat veya gönüllü olarak sabır kozasına giren ipek böceğinin hür kelebek olma davası öğretilmeli ki, sabır ve ilim ile sarp yokuşlara hazır olabilsinler. Sağırlara, dilsizlere bu yavrular hakkı hakikatı analatacak öncüler olsun.

Oku Rabiam oku,
İçindeki alemleri,
Cümle alemin ayetlerini,
Ayetlerden hikmetleri oku kızım...
Karıncanın belinden,
Kozadaki ölümden,
Sağırlara, dilsizlere,
Hakkı bilmez alimlere,
Oku ay yüzlüm, ay kızım,
Gönüldaşım, sırdaşım oku...

Ebette yeşeren yeni nesil sus pus olmamalı. Kınanmaktan korkmadan üzecek doğruları, söyleyecek bir nesil olmalı. Gönül gözünden süzüp akıl imbiğinden geçirdikten sonar söylemeli gerçekleri. Hakka verilen Kalu Bela sözünü unutmadan Hakkı ipek tüllere sararak fikirleri haykıracak bir nesil olmalı. Rüşveti nasıl önleriz diye tartışan devlet adamlarına, aksakallı akil adamlara derim ki, rabilara görev ve makam verildiğinde kul hakkı yenmeyecek, yetim hakkına el uzatılmayacaktır. Zira bu yavrular, nefsin kirinden arınarak mazlumun derdini sözcüsü olacaklardır. Söyleyeceklerini kimi yavrusuna, kimi mekteplerde, kimi dergahta kimi divanda kibir ehline de kubur ehline de gerçekleri söyleyeceklerdir. En başta Bezmi Alemde ruhlarımızın Rabbinin “Ben sizing Rabbiniz değilmiyim”hitabına “Kalu Bela-Evet Rabbimizsin” sözüne sadık kalarak söyleyeceklerdir. Hak ve hakikat aşk sevgi hoşgörü elbisesi ile sunulduğunda ancak etkili olacaktır. Buda Mevlana’da bulunan bir özelliktir.

Söyle Rabiam söyle,
Bakıp gönül gözünden,
“Kaalu Bela” sözünden,
HAK özünden söyle kızım...
Arın nefsin kirinden,
Mazlumların dilinden,
Kibirlenip şişenlere,
Yetim Hakkı yiyenlere,
Söyle ay yüzlüm, gül kızım,
Mehtap bakışlı, bal kızım söyle...

Rabia nesli ayni zamanda gözü yaşlı olmalı. Yüreği taş olannesiller insanlığa yaptıkları zulüm en iyi bu coğrafyanın insanları bilir. Gözünde yaş olmayan eşine saygısı olmaz ki. Alkol batağında debelenenlerde akıl kalmadığı için kadına hürmetde olmaz ki. Hayatında gün yüzü görmemiş, hiç gülmemiş anneler ve babalı yetim kız yavruların birlikte ağladıklarını gördüm. Yüreğim eridi. Umudum var gelecekten. Zira kirlenmiş, taşlaşmış, nemrudlaşmış nesillerin yerine kirlenmemiş gönül ehli rabialar geliyor kervan kervan ipek yolunda gayri. Bu nesil gözü yaşlı olacaktır. Ancak bunların evlatları gülecektir Allah izni ile.

Ağla Rabiam ağla,
Elsiz anaları dövenlere,
Dilsiz balaları ezenlere,
Secdesiz, tövbesiz göçenlere ağla.
Kör girdapta dönenlere,
Hakk’a inad içenlere,
Kirlenmemiş gönlün ile,
Hiç gülmemiş annen ile,
Ağla kızım, can kızım,
Gönül sızım, bahtsızım ağla...

Yürümek, düşmemek için durmadan ileriye yürümek zorundayız. Alemler hareket halindeyken, kainat yürürken, atomlar dönerken eşrefi mahluk insan hiç durabilir mi! Genç nesil yürümek değil koşmak zorudadır, zira batı medeniyeti ile ilmi açığı koşarsa kapatabilecektir. Yürünecek istikamet önemli. Taklitçi zihniyetin gösterdiği yanlış izler, özüne aykırı yönler uçuruma götürecektir yeni nesli. Temiz özünden ve öz mazisinden istikamet alınırsa sarp yokuşlar aşılabilir elbet. Manas olsun, dişi kurd olsun efsane olsa da özü itibariyle başarıya giden doğru yoldur. Ancak özünde Elif (Allah) ve Mim (hadisleri) olmayan istikametler, mazisinden de alınsa çıkmaz sokaklara götürür insanı. Yürürken koşarkan, merhametli gözü yaşlı, nesillerle ve de gönül ehli hak dostlarının manevi dualarının kılavuzluğunda kervan yola koyulmalıdır.

Yürü Rabiam yürü,
Manas ata izinden,
Dişi kurdun peşinden,
Elif Mimin özünden yürü,
Gözü yaşlı nesillerle,
Seher vakti erenlerle,
Dualarla, tekbirlerle,
Kadir kıymet bilenlerle,
Yürü balam, ay yüzlüm,
HAK nakışlı, gül kızım yürü...

Nehirler deryaya kavuşma aşkı ile koşarken nasıl çağlarsa, rabia neslinde ilim ile aşk ile hedefine koşarken, yokuşları engelleri aşarken çağlamalı. Ateşin cezbesiyle ölüme koşan pervanelerin cezbesiyle çoşmalı gönüller ki güçlükler aşılabilsin, çilelere katlanılabilsin. Rabialar diliyle, sözüyle, haliyle çağlamalı ki uyur gezerler uyansın. Dar (ölüm) ağacında asılması yaklaştığı halde gaflet içerisinde çalıp çırpanları, gülüp oynayanları silkelesinler.

Çağla Rabiam çağla
Haklı olan dilinle,
Hakka olan sözünle,
Halka olan sevginle çağla.
Pervanenin dilinden,
Kendi gönül telinden,
Uyur gezer cahillere,
Darda gülen gafillere,
Çağla ay yüzlüm, iki gözüm,
EDEB mayalı, can kızım çağla...

Rabia nesli uyanmazsa eğer, ataları gibi gaflet uykusuna devam ederse eğer tren kaçmış olacaktır. 1990 yılından bu güne geçen zamanda değişen bir şey yoksa, eski tas eski hamam hali devam ediyorsa once eğitim camiası kendisinde kusuru aramalıdır. Nerde hata yaptık ki, hala rüşveti hak gören, vatan duygusundan, aile kutsallığından habersiz bir nesil daha gelmiş geçmiştir bu topraklardan. Uyanmalı, uyandırılmalı rabialar ki, “manas ata” larının ak mirasını sahiplensinler.
Uyanmalı ki “Nayman Ana”nın mankurtlaştırılan ve köleleştirilen oğlunun aslına özüne dönmesi, özgürlüğünü şerefini yeniden kazanması davasını üstlensinler. Mankurtlaştırılan gamsız, kaygısız, davasız, imansız neslin yerine tertemiz imanı ile, kutlu insanlık davasını, üstlensinler. Öz oğlunun okuyla ölen ananın son sözleri “Hatırla kim olduğunu, senin atan Dönenbay” sözü onun davasıydı. Ana yerine anamekeni (vatanı) koyun, özünden habersiz köksüz ve taklitçi kimliksiz nesle vatan bırakılırsa ne olur o milletin hali. Mankurtların mutlu olduğunu sandığı vatan denen topraklar sömürge olur zamanla...
Uyanmalı ki rabialar, sağlam ahlaka sahip, saygının ve sevgini hakim olduğu yuvalar kursunlar. Evladını doğduğu gün terk edip gitmesinler. Serhoş ana babaların dövdüğü, sövdüğü günahsız yavrular buz gibi yetim hanelere terk edilmesinler. Dişi kurdun çalınan yavrusunun kokusundan izini günlerce ve sabırla sürüp yavrusunu çalanın yurduna varacak ve onun yavrusunu alacak kadar ana şefkati, sabrı ile donatılsınlar. Beli bükülmüş, gönlü kırılmış yaşlıların doldurduğu morgue hatırlatan pislik içerisinde kimsesiz yaşlılar yurdu sayısı artmasın.

Uyan Rabiam uyan,
Uyan gaflet uykusundan,
Gün doğdu, döndü devran,
Şafak söktü gayri çoktan.
“Manas Ata” mirasını,
“Nayman Ana” davasını,
“Dişi Kurdun” rüyasını,
Sırtlan Rabiam sırtlan.
“Cıngız Ata” yolundan,
“Dönen Bay’ın” ardından,
Davran rabiam davran
Vakit çok geç olmadan,
Benim ay yüzlü, Kırgız balam...

Bişkek, 10 Ekim 2008

İsmail Soygeniş
Kayıt Tarihi : 1.1.2013 21:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiirim “annesi” serhoş babası tarafından her gün saatlerce dövülen, bu kavga ve zulüm nedeniyle adeta ipek gönlü yırtılan güvercin ürkekliğinde birkız öğrencimin göz yaşlarının ilhamı ile yazılmıştır. Sınıfının en çalışkanı olması yanında, çelimsiz hali ile VFUND (Öğrenci Kulübü: Yetim ve Öksüz çocoklara yardım amacıyla kurulmuştur.) kulübü içinde yetim öksü ve kimsesiz yaşlıların yardımına koşardı. Bu çocukların hasret kaldığı ninnileri, atalarının ezgilerini hizmet ehli gönül ehli muallimler tarafından verilmesi en güzel Salih amel olsa gerek. Fıtri şefkat duygularını kaybettirmeden, edeb ve muhabbet duygusu ile yetiştirilmesi kızıl elmamız olmalı. Bu yavruların yaşadıkları acı hayatın izlerini silerek, ana ve baba gibi yetiştirmek asli görevimiz olmalı. Bu yolda manevi, ahlaki, milli konularda bilgi kaynağı kitaplar rehber alınmalıdır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Soygeniş