ya sen çık gel...
ya da ben çekip gideyim...
adıma yaraşır şiirler bırakarak...
bu benim olmayan dünyaya.
bak...
ne kadar da mahsumum.
her sevişmeden sonra yüzüne bak kadının...
korkma..!
yummuştur gözlerini...
bak ne kadar da huzurlu dünya.
dil susar...
sen öyle konuşursan.
ve ağlamayı bilmeyen bir adam ağlar...
sen böyle gidersen.
seni kırlarda düşlüyorum
yemyeşil bir sonsuzlukta
başında rengahenk kelebekler uçuşuyor.
bir ağacın pörsümüş kabuğuna şiir kazırken görüyorum seni.
rüzgarın yanaklarına usul usul dokunuşlarını...
iniltilerini tarlaların.
ahh ruhum;
kalk artık yatağından ve şu kalabalığa karış...
kalk artık seni korkak...!
bedenimden leş kokuları yayılıyor mahallenin sessizliğine...
o kendi ölümünü buldu.
her şey ağır bir ölüme uzanıyor...
genç adam;
'konuşmayacakmısın'
genç kadın;
'! '
genç adam;
'böyle bırakma beni...çıldırırım'
bana birşey vaad etmedin.
o zaman...
neden sana kızıyorum ki.
belki...
kelimelerimin çağrısını...
basite almandır bunun nedeni.
yoksun ya...
ruhum çekildi bedenimin her zerresinden
gözlerim çocuğunu kaybetmiş anne gibi bakıyor,boş
kaskatı kesilmiş bahar,donuk
şöyle koşasım var bir uçuruma,çılgın
çığlık çığlığa düşesim var şehrin kalabalığına
gözlerimi usulca yumdum;
kaybolmuş bir sokak çocuğu oluyorum..
soluyorum...
evden kaçmış genç bir kız oluyorum..
korkuyorum..
kafasına silah doğrultulmuş savaşçı oluyorum, filistin'in kenar mahallesinde..
siyah-beyaz bir filme dönüştü...
sevdiğim kadınlar.
onun için hüzünlüdür gözlerim.
kaç ölü şiir doğurdum...
kaçını dilime gömdüm...
hatırlamıyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!