Konuş hadi, söyle bize hemen:
Nasıl kurtuluruz o dehşet verici,
Tüyler ürpertici ilmiklerden,
Gerdanımıza sımsıkı dolananan o feci istibdattan?
/Evinde oturup kıymetli hazineyi muhafaza eden,
Yüce mabedinin duvarlarını sıvamayı bilen,
Yalın kat bir basma şalvar ve yağlık ile
Çatısını ayeti kerimelerle donatarak
Hafif adımlarla pervasızca geçip giden zamanla kanlı kalarak
Hükmeder insanlığa, pencere önünde/
Ama maalesef o kadar çok yolu var ki şimdi,
Ruhları dişlilerin elinden almanın.
Rağbet görmüyor artık eski yöntemlerimiz,
Yenilerine de biz mahir değiliz,
Yoksa ben kendi başıma hallederdim!
Şimdi mecburen yardımcı çağırıyorum.
Durumumuz her bakımdan vahim!
Geleneksel âdetler, yeni haklar
-ki haksa hakka küskün
Murdar cesetteki iğrenç kovuğundan çıkmak istemiyor;
Birbirinden nefret eden elementler.
Eski ölüm kaybetti hızlı davranma kabiliyetini,
"Acaba?" sorusunun cevabı bile şüpheli şimdi.
Hadi gelin bakalım, sıklaştırın adımlarınızı!
Düz boynuzlu, kravat müptelası efendiler,
Halis muhlis yaşlı şeytanlar sizi,
Gelirken cehennemin ağzını da getirin.
Gerçi cehennemin bir sürü ağzı var!
Ruhu mevkii ve itibarına göre yutar;
Fakat şimdi bu son oyunda
Çok pimpirikli davranılmasa da olur.
Köpek dişleri aralandı; gırtlağın derinliklerinden
Fışkırıyor öfkeyle bir ateş seli
Arkalardaki kaynar buharlarda
Görüyorum alevler içinde ülkemin ebedi kollarını.
Sizi gidi ateş yanaklı serseriler!
Parıl parıl parlıyorsunuz kürsülerden;
Hiç oynatılmadan kısa küt enseler!
Pusuya yatın, aşağısı fosfor gibi parlıyor mu bakın:
O pırıltılı küçük Psykhe
Koparın kanatlarını, öldürün
Bir tekme ateş girdabına yollayın ömrünü!
Berbat sesler duyuyorum, feci tıngırtılar,
Nahoş ışıklarla birlikte yukarıdan geliyorlar,
Oğlanımsı-kızımsı sesler
Ancak sofuların zevkine hitap eder.
Kendi silahlarımızla savaşıyorlar bizimle;
Onlar da şeytan, mintan giymişler sadece.
Burada yenilirsek rezil rüsva oluruz ebediyen tarihe
Yaklaşın memleketin gövdesine, sıkıca tutunun!
Lanet olsun size! Yüz karası ahmaklar!
İblisler kalkmış amuda,
Takla üstüne takla atıyor şişkolar,
Ve düşüyorlar kıçüstü meclise.
Müstehaktır size bu eziyet!
Ama ben terk etmem mevziimi!
Sizden olmayandan
Kaçınmalısınız
İçinizi tedirgin edeni
Sevmemelisiniz
Zorla nüfus ederse
Dirayet etmelisiniz!
Aşağılarda, ta uzakta, Türkiye'de,
Millet birbirini boğazlarken.
Harman yerinde gencecik bedenler hasat edilirken,
Ve açlık yanına istibdat servisiyle donatılırken masalar,
Pencerede durur, kadehini yudumlarsın,
Akşam memnun mesut evine dönersin.
Barışa savaş zamanlarında şükredersin.
Evet komşu bende öyle yapıyorum!
Varsın ölsün sokakta kadın,çocuk,hayvan,
Varsın boğulsun her yer kargaşaya,
Yeter ki evimde düzen korunsun.
Kayıt Tarihi : 22.12.2025 23:33:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!