Premium Bir Nankörlük Hikayesi

Ahsar Zerefşan
49

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Premium Bir Nankörlük Hikayesi

Premium Bir Nankörlük Hikayesi...

Evet, başlık bu. Çünkü yaşadığım şey, sıradan bir "Gitse de gam yemem" hikayesi değil. Standart bir "Vurdum duymazlık" paketine hiç mi hiç uymuyor. Ben, duygusal hayatıma özel olarak geliştirilmiş, sınırlı sayıda üretilmiş, "Limited Edition" bir nankörlükle veda ettim. Anlatayım...

Madem beni sevmiyordun... Tamam, peki, kabul, anladım, olur, hayat devam eder, dünya döner, çay soğur, simit bayatlar... Ama o zaman neden, niye, ne diye, hangi akla hizmet, hangi mantığın süzgecinden geçerek, sevmiyorum derken, öyle seviyormuş gibi, öyle "Aman of, içim parçalanıyor"muş gibi, öyle Oscar jürisini heyecanlandıracak bir iç hesaplaşma sahnesiymiş gibi bir "sevmiyorum" dedin?

Bu, bildiğimiz basit, halka açık, herkesin kullandığı bir "sevmiyorum" değildi. Bu, adeta "sevmiyorum"ların lüks, butik, el yapımı bir versiyonuydu. Öyle bir "sevmiyorum" dedin ki, sevseydin ancak bu kadar kalpten, bu kadar içten, bu kadar "acaba arka planda hüzünlü bir piyano parçası çalsa?" dedirten bir performans olurdu! Yani, sevgisizliğin de böyle hünerli, böyle sanatlı, böyle "yönetmen koltuğu bence senin"miş gibi bir hali mi olurmuş? Sevmiyorum deyip de, insan karşısında "Peki, ama neden?" sorusunu getirtmeyen bir tonlamayı nasıl buluyorsun? Bu bir yetenek!

Şimdi ben burada, kendime "Tamam, sevmiyor, geçelim, sildim attım" diyorum ya, diyemiyorum işte! Çünkü aklıma o an geliyor. O "Sevmiyorum..." deyişin geliyor. Öyle bir dedin ki, "Sevmiyorum" derken, "Belki yarın..." der gibiydin. "Sevmiyorum"un "Sev..." kısmına vurgu yapıyordun sanki. "Sevmiyorum" deyip de, için "Ama keşke..." diye fısıldıyordu adeta. O kadar profesyonelce bir çelişkiydi ki bu, "Acaba duymadı mı? Belki 'sevmiyorum' dedi ama aslında 'sevmiyorum mu?' diye sordu?" diye kendi kendime münakaşa edip, neredeyse kendi kendimin psikoloğu olmamın eşiğine geldim!

Benim bu şımarık, egoist, bir lokma sağduyuyla beslenmeyen kalbim de zaten durumu alıp bir süsleyici var. Diyor ki; "O 'sevmiyorum', aslında bir 'sev'iye çekimserlikti. O 'sevmiyorum', bir 'belki' nin gizli öznesiydi. O 'sevmiyorum', en kaliteli 'evet'lerden daha değerliydi!". Yani sen, farkında olmadan, sevgisizliğin en lüks, en premium, en "limited edition" versiyonunu bana yaşattın! Normal bir "sevmiyorum" iki heceyken, seninkisi bir sinema filmi gibiydi! Giriş, gelişme, sonuç, plot twist, hatta mid-credit sahnesi vardı! "Sevmiyorum" deyip çekip gitsen, tamam, alışırım. Ama öyle bir dedin ki, "Acaba yarın kapımı çalar mı?" diye içime bir kuruntu, bir merak, bir "acaba?" tohumu ektin. O tohum şimdi büyüdü, boy attı, dev bir "Neden?!" ağacı oldu ve dallarıyla beynimi tırmalıyor!

Kısacası, madem sevmiyordun, bari sıradan, vasat, sönük, indirim rafından alınmış bir sevmiyorum deseydin de, bu kadar "Academy Award"lık, bu kadar düşündürücü, bu kadar "psikolojik analiz gerektiren", bu kadar sevimli ve bu kadar "beni deli edecek" kadar güzel bir sevmiyorum demeseydin!

İtiraf ediyorum, senin o premium nankörlüğün ve o lüks "sevmiyorum"un, başkalarının coşkuyla, havai fişeklerle, orkestra eşliğinde söylediği "seviyorum"lardan daha fazla içimi ısıttı bu şımarık yüreği. Ne yapayım, kalbim lüks markalara, butik acılara ve özel üretim vedalara meraklı çıktı! Bu, benim premium nankörlük hikayem... Ve itiraf ediyorum, senin o "sevmiyorum"un kalitesi, hâlâ aklımı başımdan alıyor!

Kısacası, madem sevmiyordun, bari beceriksizce sevmiyorum deseydin de, bu kadar güzel, bu kadar umutlu, bu kadar "beni sev" diye yalvartacak kadar sevimli bir sevmiyorum demeseydin!

(Ahsar Zerefşan/Denemeler- Premium Bir Nankörlük Hikayesi . Ekim 2025)

Ahsar Zerefşan
Kayıt Tarihi : 9.10.2025 20:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!