Sayfalar bile aciz kalıyor,
Kaleminden dökülen satırlara.
Yüzündeki çocuk masumiyeti
Gizleyemiyor öfkeni...
Acılardan depremler olurken bedeninde
Sen hala baykuşlara inat,,
Nergisler büyütüyorsun durmadan.
Kelimelerin sihrinde,
Kahinlere inat düşler kuruyorsun yüreğinde
Zindanlar boşalıyor sanki
Gülerken yüzüne inen gamzelerine
İçinde hapis yatan ünlemlerin coşkusunda
Can çekişiyorsun...
Zaman senden çaldıklarını vermek için
Ölüm duruşunda bekliyor
Görüyor musun?
Dağlar özleminde yas tutuyor boğularak
Zap suyu kan bayramına yatmış yokluğunda
Biliyor musun?
Seni anlatmak; param parça olmuş,
Hayalleri toplamak kadar zordur.
Bilirim…
Haritalara sığmayan düşlerinde
Büyütüyorsun yediveren iklimleri
Seni çözmek;
Kendi pasında çürümüş parmaklıkların ardında
Saklanan gerçekleri anlamak kadar karmaşıktır.
Adınla başlayan her satır eylem kokar..
Bakire şafakların düğümü çözülürken Dicle’de
Bir çay kıvamında arşınlıyor gövdesini Fırat
Tutkusunda can çekiştiğin;
Özgürlük düşlerinde buluyorum seni..
Yasak renklerde durmuşsun kıbleye
Hala Behdinan arşınladığın yerlerde bekler seni
Bir bahar tılsımında…
Şimdi karlara boyanmıştır
Ayaklarını hediye sunduğun Heliz tepesi
Gün batımı senin bakışına selam duruyor,
Her gün aynı saatte,izliyor musun?
Belki bir gün Elbistan hatırlar,
Parmak uçlarını yansıyan sancılarını
Amed anlatır eylemi andıran voltalarını
Maraş zindanlarında kitaplara yazılır,
Tırnaklarınla kazıdığın beyaz çizgiler
Ben sustum…
Kelimeler aciz kaldı seni anlatmaya
İçine kokun sinmiş dört duvar anlatsın seni
Satır aralarına sığmayan dipnotların,
Ele verir, gün ışığına çıkamayan acılarını…
Kayıt Tarihi : 20.8.2008 21:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!