Düriye Atay, Tayfur Atay ve Pekmezin Kozmik Mirası
Her şey sabahın erken saatlerinde başladı. Düriye Atay, fırının başına geçti. İlk iş olarak pekmez fırınına ağda yerleştirildi. Fırın, çamurla suvanarak hazırlandı. Üzümler, Uşpınar’dan özenle toplandı. Sandıklara yerleştirildi, eşeklere yüklenip köye getirildi.
Tayfur Atay, şıranada büyük taş teknelere dökülen üzümleri ayakla çiğnedi. Şıra, çuvallarda süzülerek berraklaştırıldı. Süzülen şıraya ak toprak döküldü. Bu toprak, şıranın asidini alır, berraklaştırır, ve pekmezin ruhunu dengeler.
Sonra kestirme aşamasına geçildi. Kestirme, haranıda yani büyük kazanlarda kaynatılır. Kefkirle yüzeye çıkan köpükler dikkatle alınır.
Köpüksüz aşamaya gelindiğinde, şıranın özü artık pekmez olmaya hazırdır. Fırındaki ağdaya dökülür. Ağda, pekmezin son durağıdır. Burada kıvam alır, karamelize olur, ve gerçek pekmez kimliğine kavuşur.
Bu köpükler, lahana teveğiyle içilir—köyde buna “güç içkisi” denir. Bir yudum köpük, bir ısırık lahana; hem mideyi rahatlatır, hem neşeyi artırır.
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,