Parmak Uçlarım Kanıyor Şiiri - Kiyaz Kılınç

Kiyaz Kılınç
28

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Parmak Uçlarım Kanıyor

Hep böyle başlardı hikayeler. Birbirlerini çok seven iki aşık varmış.
Bir gün ağaçtan sıkılmış yaprak, sonbaharı bahane edivermiş.

Tıpkı senin ve benim o kahrolası,o yok olası incir çekirdeğini doldurmayan ama ikimizi de bir kurşun misali yaralayan bahanelerimiz gibi.
Hiç sevmemişsin gibi duvarlar ördün önüme.
Ne git dedin ne de kalmamı istedin. Kapattın kapılarını yüzüme. Beni Araf’ta bıraktın. Beni bıraktın. Düştüm ben, yollarında düştüm. Kapının eşiğinde düştüm. Ya bağla sana gelirken çözülmüş olan dizlerimin bağını da gideyim ya da aç kapıyı gireyim. Hiç mi sevmedin beni?

Doktorumun, “Kendini düşünmezsen ölürsün,” dediği günün gecesinde ben yine seni düşünüyordum. Duymadın, duymak istemedin. Sana gelip anlatmak istedim, içimdeki yaraların kanadığını, ellerine ihtiyacım vardı, tutup da düşmemek için. Ellerin yoktu. Sen yoktun. Beni öylece bıraktığın gece kaç kez öldüm, bilmiyorsun.

Evimdin, evimsin demiştim. İnsan korktuğunda evine gider ya, ben gelemedim sana. Kör kuyuların, karanlık çıkmaz sokaklarında kaldım.
Evime ne yaptın? Sevmeye layık değilim diye mi kapattın kapılarını?

Sessizliğin içinde, koca bir yankıya dönüşen adını sayıklarken buldum kendimi. Söylesene, insan en çok kimi çağırır içinden? En çok kimin yokluğu titretir ruhunu? Bunların hepsinin cevabı hep sensin sevgilim.

Düşe kalka yürüdüm sensizliğin içinde, ellerin yoktu. Sen yoktun. Ve ben, sensizliğin ortasında bir daha düştüm.

Ben o gece üşüdüm, ben o gece çok üşüdüm.
Ben en çok evime dönemediğim için çok üşüdüm. İnsan en çok bildiği yerin kapısında üşür. Ve insan en çok bildiği yerin önünde kaybolur. Üşüyorum sevgilim, “Sıcağım” derdin bak üşüyorum. Bir yangın insanı nasıl üşütür?
Nasıl olur da ateşin içindeyken buz keser insan? Bir insan, başka bir insanı nasıl bu kadar kaybeder?

Gün ışığında gölgesi bile olmayan dertlerim var. Kimse bilmiyor. Kimse görmüyor. Kimse anlamıyor. Anlatsam da eksik kalıyor cümleler, çünkü bazı acılar dile gelmiyor. Yokluğunun acısını anlatamıyorum. Ben konuşabilen bir ölüyken yokluğunun acısını nasıl anlatayım?

Dikişlerim sağlam diye kimse görmedi içimin nasıl kanadığını. Yüzüm gülerken içime akıp boğazıma kadar dolan gözyaşlarımın beni boğduğunu kimse görmedi.

Ve en kötüsü de ne biliyor musun? Senin bilmediğin her şeyin, beni içten içe tüketmeye devam etmesi.

Bak, tek tek öptüğün parmak uçlarım kanıyor.
Dudağınla bıraktığın izler, derin yaralara dönüşüyor bak.
Ellerinle sardığın yaralarım kanıyor.
Sen hoşça kal sevgilim, ben sensiz nasıl hoşça kalınacağını bile bilmiyorum.
Bana sevilmeyi öğretiyordun ya kalbim sende dursun bari unutmayı anlat severken.

Bana unutmayı anlat. Hep seveceğim seni, hep…

Kiyaz Kılınç
Kayıt Tarihi : 6.4.2025 11:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!