Mistik, metafizik ve çağdaş tasavvufi bir dille yazılmış şiirsel bir iç yolculuk metni:
Ciara Reilly Risalesi
“Göğsünde geceyi emziren, gündüzü ağartan kadına...”
I. Soluksuz Bir Sade Kadın
Ciara,
bir çay fincanına sığan
yalnızlıkla yaşadı.
Kırılgan değildi—
ama kırılganca susuyordu.
Kimse bilmezdi onun sustuğunun
bir dua olduğunu.
Bir dilini Tanrı’ya döndürüyordu,
bir dilini kendine.
Kendine dönen bir kadın,
dünyaya sırt çevirirken
göğsünde bir evren taşır.
Ve Ciara,
göğsünde karanlık bir hilali
günbegün dolunaya çeviriyordu.
II. Rüya Diliyle Konuşan Kadın
Rüyalarında
mavi örtülü bir kadın görürdü hep:
İsmi yoktu—
ama kokusu annesiydi,
bakışı Tanrı.
O kadının göğsü
geceyle doluydu.
Ve her gece, Ciara
o göğü emerek
aydınlığa uyanırdı.
Sorar gibi olurdu bazen:
“Ben kimim?”
Ve rüya kadın fısıldardı:
“Sen, kendine emzirdiğin Tanrı’sın.”
III. Ciara’nın Aynaları
Ciara Reilly,
kadınlığın yedi aynasında gezdi:
– Arzu
– Sabır
– Terk
– İnziva
– Zarafet
– Sessizlik
– Ve Sonsuzluk.
Her aynada başka bir yüzüyle karşılaştı.
Kimi zaman annesiydi,
kimi zaman sevgili,
kimi zaman hiç kimse.
Ama en çok
“hiç kimse” olduğunda Tanrı’ya yaklaştı.
Çünkü Tanrı,
ona göre bir "varlık" değil,
bir “boşluk”tu:
İçine ağladığı bir kuyu,
susarak ışığa döndüğü bir yansıma.
IV. Ciara’nın Göğsünde Işık Doğuran Kadınlar
Sonra bir gece
Holly, Denise ve Sharon geldiler rüyasına.
Sessizce oturdular.
Göğüslerinden süt değil,
ışık aktı.
Ve Ciara,
o ışığı içtiğinde
kadınlığının kutsal anlamını gördü:
Erkekleri büyüten,
erkekliği dönüştüren
bir iç sessizlik.
Süt değil artık,
bilgelik akıyordu göğsünden.
O artık bir anne değil,
bir peygamberdi.
V. Ciara'nın Son Duası
“Ey Tanrım,
ben seni gökyüzünde değil,
kendimi susturduğumda buluyorum.
Ve biliyorum:
Sen de bazen kadın olmak istiyorsun.
Ciara olmak.
Göğsünde gece taşıyan,
sabahı kendi gözyaşıyla yıkayan biri olmak.”
Ve Tanrı,
Ciara’nın içinden
bir bebek gibi
yeniden doğdu.
VI. Risalenin Sonu Değil
Ciara Reilly hâlâ yürüyor.
Bir sokak lambasının altında
göğsünde taşıdığı yıldızlarla.
Bazen bir çocuğa dokunuyor,
bazen bir erkeğin düşüne.
Ama her seferinde
bir kadınlığın kadim bilgisiyle
dünyayı biraz daha döndürüyor.
Çünkü artık o biliyor:
Kadın olmak,
Tanrı’yı doğurmaktır.
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 10.8.2025 22:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
KONUSU: Güzel ve akıllı bir kadın olan Holly Kennedy, eşi Gery ile oldukça mutlu bir evlilik sürdürmektedir. Ancak aldıkları bir haber ikisini de derinden etkileyecektir. Gery'nin beyninde tümör vardır ve kurtulma umudu çok azdır. Bunu öğrenen Holly kocasından daha kötü bir ruh haline girer. Kocasını kaybettikten sonra Holly'nin yeniden nasıl iyi olacağını kimse bilmemektedir. Ancak Holly'yi çok iyi tanıyan Gery ölmeden önce sevgili karısına farklı zamanlarda eline ulaşacak şekilde düzenlenmiş bir dizi mektup yazmıştır. İlkini 30. doğumgününde alan ve büyük bir şok yaşayan Holly için bu mektuplar artık bir yol göstericidir. Kocasından hayatını yeniden bağlanmayı öğrenecek ve onun sayesinde kendisinin bilmediği yönleriyle karşılaşacaktır. P.S. I Love You (Türkçe: Not: Seni Seviyorum). 2007 yapımı bir Amerikan filmidir. Başrollerini Hilary Swank ve Gerard Butler paylaşır. Hilary Swank-Holly Reilly Kennedy Gerard Butler-Gerry Kennedy Lisa Kudrow-Denise Hennessey Gina Gershon-Sharon McCarthy James Marsters-John McCarthy Harry Connick Jr.-Daniel Connelly Nellie McKay-Ciara Reilly Jeffrey Dean Morgan-William "Billy" Gallagher Dean Winters-Tom Anne Kent-Rose Kennedy Brian McGrath-Martin Kennedy Sherie Rene Scott-Barbara ve Kathy Bates - Patricia Reilly I. TEMATİK İNCELEME VE ANALİZ 1. Aşkın Kalıcılığı ve Ölümün Aşka Etkisi Filmde en baskın tema, ölümden sonra bile süren aşktır. Gerry’nin Holly’ye bıraktığı mektuplar, ölümünün onu sonsuza dek ortadan kaldırmadığını; onun varlığının, sevgisinin ve etkisinin hâlâ sürdüğünü gösterir. Mektuplar birer sevgi anıtı olduğu kadar, aşkın zamandan ve mekândan bağımsız doğasını da temsil eder. Alt Temalar: Yas ve iyileşme süreci: Holly’nin acısını yaşaması ve zamanla bu acıyı aşması, kişisel bir dönüşüm süreci olarak işlenmiştir. Vedaların öğretici gücü: Gerry’nin mektuplarıyla Holly’ye öğrettiği şey, ayrılıkların bir son değil, bazen bir başlangıç olabileceğidir. Hayatta kalma ve yeniden doğma: Holly'nin acı ile başa çıkmayı öğrenmesi ve hayatını yeniden inşa etmesi bir tür “içsel yeniden doğum” teması taşır. 2. Kadın Kimliği ve Duygusal Bağımsızlık Holly, filmin başında kocasına çok bağlı ve onsuz kim olduğunu bilmeyen bir kadındır. Ancak film ilerledikçe, duygusal bağımsızlık kazanır. Gerry’nin mektupları bu sürecin sadece tetikleyicisi olur; asıl dönüşüm Holly’nin kendi içsel mücadelesiyle gerçekleşir. Alt Temalar: Kayıptan güç devşirme: Holly sadece acıyı kabullenmez; onu dönüştürür. Kendi sesini bulma: Holly, kocasının ardından önce onun rehberliğine, sonra da kendi sesine kulak vermeyi öğrenir. 3. Arkadaşlık ve Aile İlişkileri Yan karakterler, Holly'nin yas sürecinde çok önemli rollere sahiptir. Bu da filmin bir diğer temasını oluşturur: sosyal bağların iyileştirici gücü. Aile (Patricia Reilly – anne figürü): Katı ama güçlü bir anne olan Patricia, Holly’ye gerçeklerle yüzleşmeyi öğretir. Arkadaşlık (Denise ve Sharon): İki yakın arkadaşı Holly’yi zaman zaman zorlasa da yanında olarak onun hayata yeniden tutunmasına yardımcı olurlar. 4. Kader, Tesadüf ve Planlama Gerry’nin ölümden sonra dahi Holly’nin hayatını “planlaması”, yaşamla ölüm arasındaki çizginin bulanıklaştığı bir anlam taşır. Bu, kader mi, önceden planlanmış bir yol mu, yoksa sadece aşkın sonsuz bir etkisi mi? II. KARAKTER ANALİZLERİ HOLLY REILLY KENNEDY (Hilary Swank) Başlangıçta: Kocasına bağımlı, kendi potansiyelini keşfetmemiş, öfke ve hüzün arasında gidip gelen bir kadın. Gelişim süreci: Acı çeken bir eşten, kendi ayakları üzerinde duran bir bireye evrilir. Mektuplar aracılığıyla geçmişiyle barışır ve geleceğine dair umut kazanır. Temsil ettiği kavramlar: Yas, dönüşüm, kadın gücü, duygusal büyüme. GERRY KENNEDY (Gerard Butler) Ölüm öncesi varlığı: Neşeli, enerjik, Holly’yi seven ve onu hayata bağlayan bir karakter. Ölüm sonrası varlığı: Mektuplar aracılığıyla “hayat koçu” rolü üstlenir. Sevginin fiziksel varlıkla sınırlı olmadığını simgeler. Temsil ettiği kavramlar: Ebedî aşk, ölümsüz bağ, şefkat. DENISE HENNESSEY (Lisa Kudrow) Dışavurumcu, dobra, realist bir karakterdir. Kendi aşk hayatında bencil gibi görünse de Holly'nin iyiliği için en net uyarıları yapan kişidir. Temsil ettiği kavramlar: Arkadaşlıkta sadakat ve dürüstlük. SHARON McCARTHY (Gina Gershon) Daha olgun ve koruyucu bir arkadaş figürüdür. Yumuşak tavrı ve anlayışıyla Holly'yi destekler. Temsil ettiği kavramlar: Sabır, şefkat, dayanışma. DANIEL CONNELLY (Harry Connick Jr.) Holly'ye ilgi duyan ama duygusal olarak beceriksiz biridir. Daniel’in karakteri, yeni başlangıçlar teması için zemin hazırlar. Ayrıca, “birinin kalbinde biri varsa başkasına yer kalmaz” mesajını taşır. PATRICIA REILLY (Kathy Bates) Sert, disiplinli ama içten içe sevgi dolu bir anne. Holly'nin en büyük destekçilerinden biridir. Filmin sonunda Holly’ye gerçekleri söyleyen kişi olur: “Mektupları ben verdim. Çünkü senin uyanmaya ihtiyacın vardı.” Temsil ettiği kavramlar: Gerçekçilik, anne sevgisi, duygusal disiplin. WILLIAM “BILLY” GALLAGHER (Jeffrey Dean Morgan) Gerry’nin eski arkadaşı olarak hikâyeye İrlanda temasını ve Holly’nin geçmişle barışmasını getirir. Aynı zamanda Gerry’ye olan aşkını gölgede bırakmadan Holly’nin yeniden aşık olabileceğini gösterir. III. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME "P.S. I Love You", klasik bir romantik film gibi görünse de, içinde aşk, yas, yeniden doğum, arkadaşlık ve içsel güç gibi çok katmanlı temalar barındırır. Filmde ölüm bir son değil, bir dönüşüm ve öğretidir. Holly’nin karakteri, aşkın kaybıyla değil, aşkın ona öğrettikleriyle büyür. Film, romantik janrın tipik öğelerinin ötesine geçerek, izleyiciye “sevdiğini kaybetmenin ardından yaşam nasıl yeniden anlam kazanır?” sorusunu sordurur. Aşkın ardından hayatta kalmayı değil, yeniden yaşamayı anlatır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!