Küçüktük.
Bir uçurtmanın peşinde günleri sayıyorduk.
Hayatın anlamı olmasa da olurken.
Sokak araları kadar büyüktü dünya
Ve kalbimizde olmadık hayallerimizi biriktiriyorduk sadece
Adem`e sorsalardı zamanında
Aşka isim vermeye cesaret edebilir miydi
Bir tercihi olur muydu yememek için Cennet`teki elmayı
Aşk olmasa içinde elmaya karşı
`merak etme
Cennet`ten kovulursan ben sana yer bulurum ` dediğinde şeytan
Yaklaşır bir ses kulak çınında
Yücesi devran dolaşıp dikilince karşına kaderin
Sızlar bildiğin tüm korkuların kalbinde
Ve şafak söker gözlerinin perdesinde
Dilinde bir acı tattır yaşananlar
Nereden geldiği belli olmaz esen rüzgarın şiddeti
..
Seni sevdiğimi söylemek için
Sevdanın ipine çıktım Azrail'le..
Kuşluk vaktiydi ayaz ve Mart
Cehennemin nüfusu arttı - bak -
Bir murafaa ki haysiyetinde sevdanın
Ceremesi vicdana kaldı
Kim ki şimdi bu giden
Ser elinde sır cebinde bir kaf dağının peşinde
saçları kırık bir sevda yatardı
- seninle benim aramda -
öpülmüş bir dudak kadar
ki hep masumduk biz
kanarken sevdanın yalanlarına
bu rüyayı ben görmemiştim
beyaz perdeleri
koşturan atları
ben değildim oradaki çocuk
elindeki uçurtma
(Hayal ile Asazee)
Hayal öyle sessizce oturdu ki yanına Asazee'nin
hayat bile görmedi yüzünü
duraksamadan esip geçti önlerinden
ve rüzgar saçlarının arasını yalayıp geçmedi
(kendimin karşısına geçtim)
dedim ki – kendime –
ölüm aslında hayattan daha tuhaf
bakma her gidenin ardından ağlamalarımıza
hayat yüzümüzü güldürdü bizim
ölüm zamanı gelince ayrılması kolay olsun diye
akıp giden bir rüzgardı
bir sokağın köşesinden
ve gelip geçen bir çaylak aşığın izleriydi sokakta
kayan yıldızlara özendim ben her zaman
ve bütün umutlarımı bir kutuda biriktirdim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!