Gümüşhane etrafında dağlar var
Dolanır havalarda kara ulaklar
Sevdiğini almış bir bahtiyar
Seslenir haneler seslenir.
Su ol var, harşit yatağından
Dağ başında duman eksik olmaz,
Yiğit meydanda gamsız dolanmaz,
Aşığın nalânı kimden sorulmaz,
Muradına varmadıktan sonra.
Herkesin bir derdi var kendine,
Dişlenmiş mermilerle selamlaşan küçük çocuk
Ey gül damlası, güzelliğin arması
Hiç hesapta yoktu
Ölümün erken yaftası
Bilmem kimden öğrendiniz böyle ölmeyi
Söyleyin bana Filistin’in acılı çocukları
Belki bugün açım
Belki yarın susuz ve mağdur
Ele bakan bir çocuk gibi
Fakat kimse kimseye muhtaç olmaz
Eli cebine uzanan birine bakabilir
Peş peşe gelen nöbetlerim oluyor,
Ruh sanki yanımdan dört nala ayrılıyor
Ama ben bir şekilde tutuyorum kuyruğundan
Ve dizginliyorum yara bere içinde
Sanki Azrail’in şuursuzluğunu görüyorum,
Çaresiz inlemelerimin sessizliğinde.
Öyle bir günde gel ki gülüm
Sevdamız ölüme yakın olsun
Bir kış günü kadar
Beyaz
Bir kelebek ömrü kadar
Az olsun
Karanlıklardan aydınlığa bakarım
Senden habersiz resmine bakarım
Belki gizlice bir köşede ağlarım
Gözyaşlarımdan sana ne
Ben senin derdinle dertlendim
Seni görmediğim zaman
Ateşli bir hastalıkta
Üstümdeki yorganın
Kayıp gitmek üzere olduğunu hissediyorum
Kırk derece volkandan
Zaman akıp gidiyor boşuna
Hiçbir şeyin anlamı yok
En güzel yaşanmış çağları
Yâd edecek
Yıllar yok, dost yok.
Etrafı yüksek duvarlarla kaplı
Volta atmaya müsaittir yolları
Müebbet yemiştir yosmaları
Ah Gümüşhanem Vah Gümüşhanem
Her yerde bir beyaz yakalı



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!