Aslından başka nüshası yoktur bu sayfanın,
Maviyi unutmasın deniz, suda boğulmasın balık
Doğmasın gündüzü kayıp öksüz bir karanlık
Bu öykü hepimizin…
Silelim bir akşam takvimlerden ölüm yıldönümlerini
yine vedalaştım eylülle
kim bilir kaç mevsim daha taşıyacak yapraklarım
is kokulu bu güz sancılarını...
28 Eylül 2017 / Murgul
türkülerim hoyratlaşır karasabanların izlerinde
dudaklarım çatlak ve soğuktur al yanaklarım
güz yanığı saçlarına çalar başaklarım
başaklar gibi hasret, başaklar gibi nöbetteyim
yapraklarım yeşerir toprağın ıslandığı mevsim
hani o yol ayrımında
ayrılığın en başıydı hani
ayrılık kanımda dolaşmaya başlamadan
seninle gelmeliydim o duraktan
8 Ağustos 2015/ Elazığ
senden sonra hiç sonralarım olmadı
ne gündüzüm ne gecem
bir tek sensizlik vardı...
senden sonra saatini bekledim hep canımı yakan yangınların
içinde kurtarılma ihtimali olan hayallerimizi bekledim yerli yersiz
Vosporos'ta bir öğlen sonrası
üst katındayım yokluğunun,
masalar aynı... sandalyeler, garsonlar...
aynı melodiler yükseliyor yine,
aynı masamızdayım ben de
yokluğunun üst katında kenarda bi yerde...
Bin kuş vardı her biri bir yerde,
uçup gittiler denizli bi şehre,
şehirler ölüydü;
denizler de…
Denizlerin alın yazısıydı mavi yalnızlık
yokluğundan ötesi bulunmaz içinde bu beton yalnızlığın
sonu gelmez asla ne soğuğun ne inkisarın
paslı bir demir benzer ancak"tunca"
umutları çoktan kırıldı o mermer kanatlı kuşların
şimdi ölgün gecelere soruyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!