Her ne yana baksam
Her ne yanı duysam
Her ne yana dokunsam
Aklın kopan sesi yüreğimde donuyor.
Üşüyorum.
Güneşte tutulacakmış,
Bir heceyle başlayan nefesin toprağında, aşkın tohumları çatlayacak, selam çakıp güneşe,
konuk edeceğim yağmurları
kelebeğin menekşe bileşeniyle dağılan tozlarımda renklenecek rüyaların ve
her uyanışında gözlerinden doğacak aşk'a göz kırpacağım,
haziran yağmurlarıyla...
Serimden dalgalar taşar
vurursa, durma
Sesini çiz duvarlara.
Ünsüz, renksiz titremlerindir
Aslolan ,
Eslerin yaylalarında
İhtiraslara kanayan dünyanın alfabesi karanlık bir kuyu,
Bodoslama, sahnenin sahte ışık hüzmesinde yırtılıyor insanlık,,
alevli
gecenin ardından
üşüyor şehrim,
dilsiz, sağır, kör
nereye gittiğini
bilmediğim adımlarda
delirmiş mevsimlerin
savrulan saçları avuçlarında, sıkı sıkı ör aşkın beliklerini,,
yüreğin üstüne yatır
bırak,
aksın ömrüne, ışıyan gün
müjdesi yayılsın dudaklarına.
Aynanın gerisinde aslını bulma sınavıydı hayat,
Büküp eğirmeden
usun ötesinde evrenin kalbine ördüğün ipeğin uzunluğu, kaç kelebeğin uçuşuydu?
Onlar,
Hayallerini gökyüzüne biriktirmişlerdi
Karasalla bastılar mevsimleri
Şiir sonsuzluğa erilebilen tek şeyse Aşk gibi Yaşamak gibi,,,
Tüm alfalerin sustuğu
Güneşin okyanusla veda çizgisinde vurgun sarhoşluğu,
Uçurumun çekimsiz hafifliğinde kayboluş,
Uyaklarına toprağı kazan yüreğinde binbir bahçe
Kesilmeden akan nehir duruluğu
Yazılar yazmak vardı
Ağırlaştılmış müebbete takılan yosun yatağında düşlere kandık,
Bir yazdık, bir sildik
Korktuk bayatladık,
Koktuk çürüdük
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!