“Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak’’,
Uzak olan, aşka hayat adamak…, uzak olan, -dünyanın en uzak yeri-, sana olan bir adım uzağım…Ben “uzak adım” olarak kaldım.
“Kayınların arasında bir pencere, sarı sıcak, ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü”
Kafam her karıştığında, her çıkmaza girdiğimi düşündüğümde, her, “artık çok geç” dediğimde kendime, nedeni sendin. O; bana uzak aşka yakın, aciz, ama elinde bir şey yoktu senin…Yükledin memleket sevdalarını omzuna ve gittin..
Acılardan sonra yepyeniydi duygular, her şey ama her şey...Aşkı yazmayı öğrendiğim zamanlardı,. Aşk türlü halleriyle kalbimi deniyordu, sevmek yalnız başıma yaptığım, akıl almaz bir yolculuğun heyecanı gibiydi...
Sevmek, acılarla sevmek, yaralarla sevmek olmuştu. Ben sadece acı çekmeyelim istemiştim. Sevdim, vazgeçecek kadar cesur bile değildi kalbim,
ama inançlıydım. İçimde bir şey beni olması gerekenin ayrılık olduğuna inandırmıştı. Evet o anda doğru olan buydu.
-“Ne yapacaksın şimdi” dedim,
-“Sen ne yapacaksın” dedin,
-“Allah’a güveniyorum” dedim, “O yardım edecek bana.”
-“Ben..” dedin, “kendime güveniyorum, unutacağım seni…”
Biz hiçbir şey konuşmadık orada aslında…O ilk tanıştığımız yerde, biz susturup içimizin sesini, güçlü yalanlara sığınıp, ayrıldık. Yada öyle olduğunu düşünmekten başka çare bilmiyorduk…
Ne yapacaktım sahi? Bu cesaret miydi? Yoksa düpedüz korkaklık mıydı acaba? Bu sorunun asıl cevabını hayat verdi bana.
Bir iç çekişi bile gizleyerek şimdi, bunu kim anlatabilirdi ki? Gelecekteki yerinden, geçmişteki seçilmemiş olmaktan ötürü bilinmeyen olmuş olana bir mektup yazsaydım; o zaman nasıl gelişirdi olaylar kim bilir?
Deseydim ki;
-Hey..dur, hemen karar verme, acı hayatın her yerinde var!
Öyle bir gittin ki. Gelmiştim sana kalbime yenilip, olmadı gördüm demek için, ve kucaklayıp seni bırakmamacasına, bitmeyen sevdamızı ömrüme yazmak için …
Ben, ömrümden asla silinmeyecek olan, o zor elvedayı hecelerken bile gözlerim hâlâ gözlerinde bir çare aramaktaydı.Sense evet, tabi, biliyordun, kabullendin. Yada güçlü görünmek istedin. Görüntü tabi, her şeyin çözüldüğü kelime bu değil miydi zaten! Dünyanın Ruhunda Walther şöyle diyordu:”İnsanı anlamak yerine, giysisini yargılamayı seçmişti”… Evet benim başıma gelen şeyde tam olarak buydu.
-İnanamıyorum, bu benim iyiliğim mutluluğum için, tebrik edemezsin değil mi?
-Arkadaşım olsan tebrik ederdim seni, ama değilsin…
Yaşadıklarımın gerçekliğini sorgulama zamanı mıydı yoksa, var mıydı bu ihtimal sahi? Aşka rağmen sağ kalmak…
Öyle bir gittin ki sen! Gitmek miydi bitmek miydi? Biliyorum, yoktu elinde bir şey, bunu biliyorum sadece, sen susmaya devam et. Gözümü döktüm mevsimlerce, tek sözün bile bitmedi ki…
-“İyi bak kendine, saçma da olsa, olmasa da…” dedin,”ve ne zaman istersen ara! ”
Küfür eder gibi sanki, sıkı sıkı sarıldın tam ayrılırken, tam gitme vakti gelmişken. Sanki anlamadım. Veda mı bu şimdi, cinayet mi? “Benim gibi düşününce gel” der gibi oldu. Kıymadın bana, ben de sana…Beni sevdin, bir yandan kendini seçtin. Senin canın sağ olsun…Şükür ki gönlüm bunu anlama olgunluğu taşıdı.
Öyle bir gittin ki. Sanki ben terk ettim gibi seni…Sesinde hıçkırıklı bir tutku, ellerimin içine bıraktım acı hikayemizi, dedin ki, ben taşıyamam, al senin olsun…İyi bak kendine, artık başka dünyalara karışacağız, unutacağız, ya da yeniden başlayacağız, nasıl bilmem ama, yaşayacağız…Hadi hoşça kal, Seni çok seviyorum.
Öyle bir gittin ki; sanki ben terk ettim seni, sanki başka yol yok gibiydi. Baktım ardından yıllarca. Kaldım ne yaşanırsa yaşansın ben,o ıssız kurumuş, derenin akmadığı küçük köprü başında…O zamanlar ipince de olsa akardı. Ağladım, her kırıldığımda, o dereye, az da değil, yılları toplasak onca göz yaşlarım, ama akmadı yinede..
Öyle bir gittin ki ardına bile bakmadın belki baksan gidemezdin.
Bildiğin için, geri dönüş yok dedin belki de…Öyle bir gittin ki, yıllardır yüzümü dönmedim sana yaşadım hep ite kaka kimi zaman onursuz,çoğu zaman yalancı bir dünyada…
Hoşçakal sevdiğim hiç terk edemediğim…
Kayıt Tarihi : 9.9.2008 10:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'Bir kırık gençlik hikayesi Yok mudur sevdanın çaresi Hasretin kızıl haresi Çileli başıma gelip taç oldu Ah yine o gurbet bestesi Günün minesi soldu Yaralı kuşum, hazan güneşim Güz ayazında kor ateşim Bir sözün uçur,göğüm gül açsın Yadeller aldı bizi Haberini sal kara bahtlım Beni yanına al yarası saklım Üzerime hatıran yağıyor Bu yokluk yaktı bizi....' SEZEN AKSU/Yarası Saklım

TÜM YORUMLAR (11)