Osman Efendinin Öyküsü
Uzun sakaları Şarap kokan bir adamdı
Bir gün caminin önünde gördüler onu…
Yağmurdan ıslanmıştı çorapları
Çıkardı Osman Efendi çoraplarını
Şadırvana yaklaştı
Eğilip yıkadı ayaklarını
Cemaat dizildi sıraya selam vermek için
Bir anda buldu kendini en ön safta
Bir sarık sardılar başına
Elline Arapça bir kitap verdiler
Oysa ilkokulu bitirmişti zorla…
Başladı Osman Efendi anlatmaya
“Ah bıraksa insan şarabı
Cebinde kalacak pulu parası
Olacak evde bir de karısı
Ekmek almıyor çoğu zaman şaraba veriyor parasını
İçende Allah diyor
İçmeyende
Kimi kederinden diyor
Kimi cehaletinden
Kimi de sığınacak başka dalı kalmadığından”
Otuz lira topladı cemaat Osman Efendiye
Osman Efendi doğru Agora Meyhanesine
Gel zaman git zaman
Bitti para Osman Efendide
Hisar’da cübbe aldı Osman Efendi
Birde altın gibi parlayan harfleri bir kitap
Doğru tuttu caminin yolunu…
Elli lirada o gün koydular cebine…
Derken Osman Efendi gel zaman git zaman epeyce alıştı bu işe…
Osman Efendi’nin Evi Nasıl Tekke Oldu
Tek göz bir odada kalıyordu
Yıkık, dökük bir harabede yaşar Osman Efendi
Günlerden bir gün olmadı misafiri
Saymazsak arada sırada uğrayan sokak kedilerini
Kocaman bir âlimdi Osman Efendi
“Ne âlim ama”
Merakla sordu bir gün cemaatten biri
“Hocam neden orada oturursunuz? ”
Ne cindi Osman Efendi
Hemen aklına geldi Şehit-i Nursi
Bir anda harabesi oluverdi Şehit-i Nursi’nin evi
Doldu taştı o günden sonra
Kadını erkeği, çoluğu çocuğu, genci ihtiyatı, öksüzü yetimi…
Kayıt Tarihi : 6.7.2007 15:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!