YARIŞ
Çocuğun ivecenliği yalnızca sürücünün değil birkaç yolcunun da ilgisini çekmişti. Nedenini sormamış, soramamış, çözememişlerdi.
Aynanın öbür yüzüne sıçradı. Gagasını sürttü. Bakındı. Sırlı camı öptü. Anlaşılması güç, boğuk sesler çıkarıyordu: “Cicim! ...Cicim! ” Oysa ötmekti muhabbetkuşuna yaraşan. İp cambazıydı; halkalarda gösteri yapıyor, sözcük belliyordu. Yine de yetenekleri yetersiz kalmış, kafesini genişletemiyordu. Üstelik bu kez sevgiyle iyice kuşatılmıştı.
Pencere yanında oturan dalgın bayan kafes yüzünden sıkışmıştı; önemsemiyor, kendini sorguluyordu: ‘Aynaya, aynayı koyana, aynaya kanana mı kızsam? Ya da onun için böylesi daha mı iyi? ’ Savruk duygularına çekidüzen veremeden, “Yalnızlık,” diye fısıldadı telleri okşayıp; boş bulunduğuna kızmıştı, ‘çok şeyin nedeni,’diye eklemediğine sevinemedi.
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta