Çayından dolu bir yudum aldı. Ilınmıştı. Elinde bardak, “Büyük bir kentin,” diye fısıldadı, “daracık bir sokağındadır bütün yaşantım.” Bir içişte bardak yarılanmıştı. Kaşığıyla bardağın ağzını kapamaya çalışıyordu. Bırakır bırakmaz dengelenemeyen kaşık bardağın içine düştü. Sesi güçlendi; “Bütün yaşantım, bütün! ”
Sözleşmişçesine üçü de, “ Eee? ” dedi.
Birinin sağında, öbürünün solunda onca yer olmasına karşın bitişik sandalyelerinde omuz omuza oturan iki yaşlı, “Eee? ” diye üsteledi.
“Haydi,” dedi yanındaki, “haydi,” söze başlaması için dirseğiyle de dürtüyordu.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Devamını Oku
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.