Bir erkeğin omuzlarına yüklenen “Koca”lık, sıradan bir sıfat değildir. O, taşıması ağır bir taç, girilmesi çetin bir meydan, yürünmesi dikenli bir yoldur. Bu yol, yalnızca karşısındaki kadının güveniyle, saygısıyla ve teslimiyetiyle anlam bulur.
Çünkü erkeğin liderliği kabul görmüyorsa, o zaman omuzlanan yük ne kadar ağır olursa olsun, bir değer ifade etmez. Liderliğin reddedildiği yerde düzen değil, yalnızca kaos vardır. Ve kaos, damla damla, gün be gün erkeğin ruhunu kemirir.
Bugün birçok kadın, evlilik nimetlerinden faydalanmak isterken, eş olmanın sorumluluklarını geri plana atıyor. Korunmak, desteklenmek, evlilik statüsünün güvenliğini yaşamak istiyor; fakat aynı zamanda “özgür ve güçlü” olma perdesinin arkasına saklanarak, sorumluluğun tüm yükünü kocasına bırakıyor. Krizi senin çözmeni, faturayı senin ödemen, yarayı senin sarman bekleniyor.
Sen, “erkek” olduğunda işine geliyor; ama liderlik etmeye kalktığında, “otoriteni kabul etmiyorum” diyerek karşına dikiliyor. Bu dengesizlik, sonunda seni yalnızca bir cüzdana, yalnızca tükenmeyen bir kaynak gibi tüketmeye başlıyor.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta