Öyle çok gürültü var ki,
Duman duvara vuruyor sanki
Ya da,
Yelkovan akrebi dövüyor gibi...
Yasak sanki huzurum, coşkum.
Tutsağım ve var olan yokluğum.
Ne gözlerimi gönderebiliriyorum sana,
Ne düşlerim kaldı,
Ne elim,
Ne kolum,
Heyecanlı…
Öyle bakıyorum boşluğa,
Boşluğa dediysem yokluğuna.
Yani karanlığa.
Hani gidince kararacak dedim ya,
İşte o karanlığa…
Yanımda sevgililer var elele,
Basit ve uygun halde günümüze…
Oysa ben ortaçağda sevdim seni...
Elele tutuşmak ne demek,
Ucundan görsem yeterdi elbiseni…
Görünce şehirler severdi kendini,
Severdi şehirler senin gelme ihtimalini,
Senin gelip beni sevindirme ihtimalini…
Şimdi ortaçağdan giyotinler vuruyor her hayalimi.
Oysa şehirler severdi seni,
Senin gelip beni sevebilme ihtimalini…
Lakin sayende durdu zaman.
Zamanı durdurdu o adam.
Sana ilk dokunan o adam..
O adam…
Bir bilsen…
O adam…
Keşke dursa zaman…
Hilmi TanrıkuluKayıt Tarihi : 9.1.2008 21:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!