Sabır kül oldu sigara gibi, bitti rakı.
Elliye ramak var, fakat devrim merakı,
tutkusuyla hiçbir limanda yaşayamazsın,
son durağa mısralarla asla ulaşamazsın.
Taşı, toprağı altınmış falan; iplemeden,
vizesiz vedasız ayrıldı yedi tepeden.
Bir gece ki koca çöl imgeydi.
Kumlarla sevişen yel, bilgeydi,
mekansa zamanın kucağında.
Sevici yıldızlar burçlarında
ulu orta girerken günaha
tesettüre bürünmüştü vaha.
AVARE MISRALAR
Dert yanarsın
dünyanın rezil, adi hali diye
homurdanan ihtiyar Yahudi’ye
beş basarsın.
Tamam, Dante soneleri yazmaz olaydı,
keşke kadınlar olsalardı ayyaşların çoğu,
sadece kızlar savaşsalardı ve ölselerdi,
meçhul asker mezarında kadın yatsaydı,
ne o öyle- dilber tabloları bolluğu?
Erkek resimleri Louvre’u süsleseydi.
Göremedim seni sıkan elleri;
yaslandığın masalar, duvarlar,
çamuruna bulaştığın ayak izleri
ve dövdüğün arsız kaldırımlar,
senin merhum sahibinin ardından
kurtaramadılar seni hurdacıdan.
... kelebek yem oldu, kaplumbağa yumurtladı,
kancık döllendi, ayı yavruladı,
mağaraya resim çizdi büyücü,
Çin’i kasırga vurdu, köle satıldı Mısır’da,
kahin eşiyle kavga etti, soyundu afet,
yağmurda ıslandı asker, ok yaydan çıktı,
Anlaşıldı, her yol Roma’ya varmaz,
Harita da eskir, işe yaramaz.
Bizans’ın kuzeydoğu sınırında,
Uygar kölelik Kafkasya kılığında.
Gürcüler çay değil, şarap içerler:
ucuz, beyaz, kırmızı, tatlı, sek.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!