Onlar,
Tarihin kara günlerini adımlıyorlardı,
Ayakları yalın,
Üzerlerinde incecik ve yırtık giysileri
Sırtlarında top mermileri,
Yürüyorlardı tan vaktine doğru…
Gökyüzünde kararan yıldızların
Yerini alan irileşen gözleri,
Geceyi aydınlatıyordu…
Ve sırtlarında parlayan top mermileri,
Güneşin doğuşuna tanıklık edecekti
Yirmi altı ağustos sabahı!
Dağların,
Şükür secdesine eğildiğini görecekti,
Sabah namazı vaktinde…
Kocaman yürekleri
Sığmıyordu göğüs kafeslerine,
Habire vuruyordu,
Güm! Güm! Güm!
O yürekler,
Ninelerimizin,
Korkusuz yürekleriydi…
O yürekler ki,
İşgali ve ihaneti görmüş,
Ermeni ve Rum mezalimlerini yaşamış,
Nice kadın, çocuk, genç ve yaşlıların
Acımasızca katledilişlerine tanıklık etmiş,
Babasının, eşinin, çocuklarının
Şahadet haberlerini almış,
Gözyaşlarını içine akıtmış,
Acılarını bal eylemiş,
Ölenlerin ardından ağıtlar yakamayan,
Anadolu kadınlarının yürekleriydi…
O yürekler,
Kocatepe’de fırladı göğüs kafeslerinden.
Başında kara kalpağı,
Şaha kalkan,
Alev yeleli doru atın üzerinde,
Parmağı havada,
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir”
Emrini veren
Mustafa Kemal oldu…
O korkusuz yürekler,
Umut oldu, zafer oldu, vatan oldu,
Bugünümüz oldu…
Kayıt Tarihi : 4.1.2009 22:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!