Yeşil cami önünde
Ondört kestane ağacı
Sabah verdikleri tekmil selamı
Bir muallimden geri alırlar
Vakit gece yarısı
İlk duyan büküp ağzını
Verir cevabı
“Geç kaldın, zaman aşımı.”
Aldırış etmedim, alınmadım
Oturup diplerine, verdim kulağı
En büyük olanı daldı lafa
“ Karşı apartmanda
İki numaranın kızı
Bir etek giymiş
Vallahi içler acısı
Allah’tan bizim yeni yetmeler
Doğuştan köküne kadar giyimliler ”
Köşedeki cılız
Konuşan koymadan noktayı
Bir heyecanla başladı anlatmaya…
“ Aşağı mahallede
Bakkalın üstünde oturan, işçi emeklisi Ahmet Efendi
Akşama kadar ağladı, dinmedi gözleri
İki hayırsız evlat, iki de gelini
Çekiştire çekiştire yırtmışlar Ahmet efendiyi
Üstünde eski kareli bir gömlek, ümüğünden ilikli
Bi fötür iki yerinden delikli
Beş yıl evvel kaybettiğinde eşini
Elinde eğri bir baston
Sırtında bir kışlık ceketi
“Zorlamayın dostlar” diyor, “açılmaz
Kapıların bin yerinden sürmeli”
Caminin kapısına komşu olanı
Dağıtmak için havayı
Alır eline sazı….
“ Sabahın köründe
İki velet oturdu dibime
Hani şaka olsun diye
İndirdim kafalarına
Bir avuç kestane
Önce gülüştüler
Sonra sarılıp değneklere bi güzel giriştiler
Döktüğüm yaprakların da budur sebebi”
Oldu mu şimdi ortada
Onbeş kişilik bir neşe
Bi kahkaha bi gülüşme
Komşular rahatsız oldu heralde
Açtılar pencereleri
“ rüzgarmış ” deyip
Kapattılar geceyi
O gece sohbete doyduk
Ezanlar okundu
cemaat geldi, kaybolduk…
Kayıt Tarihi : 25.2.2007 12:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)