Alır mı bu yangınla şu garip mezar beni,
Ne el bana hak verdi ne anladı yâr beni.
Devasız yaralardan damlayan bir kan idim.
Yurdunda köle düşen bir garip sultan idim…
Hangi zindana baksam içinde hep ben vardım.
Kah paslı bir pranga kah yaşlı bir duvardım.
Aynalar ülkesinde karışınca sırlara,
Ömrümü mesken ettim sevdakâr nasırlara…
Bu koskoca şehirde sanki bir ben yalnızım.
Kuytular kadar tenha, tenha kadar ıssızım.
Nicedir hep yalnızlık düşer benim payıma,
İnkisar mihmân olur gönlümün sarayına…
Canevimde firâkın mihrabını taşırken,
Her gece hasretiyle soluksuz savaşırken…
Gözlerim yaş dolar da alır yürür bir hüzün.
Efsûnlu bir suretin esiri olur yüzüm…
Ne gündüze darılır ne geceye küserim.
Diyemem tek kelime katre katre susarım…
Buz kokan iklimlerden ruhum ateşe düşer.
Esef etme ey kalbim sevda ateşte pişer.
Sen sus ki; feryadını duymasın ağyâr olan.
Duymasın sende hüzün elde bahtiyar olan…
Bilmesin takvimlerin duvarda solduğunu,
Bilmesin kahra mahkûm hüzne râm olduğunu…
Sen kimsesiz toprakta sükûtunla yatarken,
Sevdanın ülkesinde güneş sensiz batarken,
Bilse de artık vefa gösteremez kalbine,
Elinde bir demet gül gelir belki kabrine…
Üçağustosikibinoniki.
Yusuf MescioğluKayıt Tarihi : 4.8.2012 01:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sevdanın ülkesinde güneş sensiz batarken,
Bilse de artık vefa gösteremez kalbine,
Elinde bir demet gül gelir belki kabrine…
Üçağustosikibinoniki.
Yusuf Mescioğlu
arzu eder gönüller vefa ile anılmayı. güzel bir şiir. biraz hüzünlü.kutlarım tam puanla
TÜM YORUMLAR (2)