Bir puslu günün kasvetine daldım
Bir hain pusu içerisinde kaldım
Bir orman yangınıdır esir oldum
Bir aşktır benim ki sırtımdan vuruldum
Prangalar eskiyor
Sabah olmuyor,
Bir kasvetin içine doğmuş
Mutlulukla süslediğim hayallerim
Bilsen içimde ne çığlıklar susmuş
Dinmiş denizler, solmuş kan kırmızı güllerim
Hasret sarmış, gün küsmüş pencereme
İşte sen
Bir tanrı buyruğu gibi geldi sesin
Bir nur gibi yedi arşın gökten düştün
Filizlendi çiçek, geldi bahar, güldü güneş
Sanki bin bereket anne rahmine düştün
Ne yaptın kadınım bugün?
Nasıl geçti günün?
Güneş ayrı bir gülümsüyor
Çiçekler açmaya yüz tutmuş bugün.
Rüzgar başka serin esiyor,
Alıpta gitsem başını çok uzaklara
Arasam, sonsuza seni arasam
Tanrı en güzel çiçekleri tenine ekmiş
Bulamam sen gibi güzel kokan Manolyam
Bir kuş olsam göçsem uzak diyarlara
Çölde yeşeren bir yağmur çiçeğinin
Gözleri dalar ufuklara gider ufuklara aciz
Önce gör sonra dinle incitmeden
Sana çarpan kalbimi mavi deniz
Bana masallar anlat titrediğinde
Yine andım seni
Öyle mahzun öyle kırgın
Bakma gözlerime öyle seni kırdıysam da
Bilirim
Hani sonradan içimden geçeni anlarsın
Seni anmak güzel şey sevgilim
Yine bir sonbahar hüznü yıkılır üzerime
Yine bir sonbaharda ıslanır şakaklarım
To be or not to be
Yine bir boşluğa akar gözyaşlarım
Damladı beyaz gecelere kara kara mürekkep
Ne vuslat yeli ne tanrı eli kapım çalmaz
Bilinmez bir hal bitmeyen yorgunluk içindeyim
Rüzgarları yol bilmez toprağı çiçek açmaz
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeyim
Ne hasıl olur bana bir ağaçtan gölge
Yanarım
Bir gözyaşı sıcaklığında
Yanarım
Bir sahranın çıkmazında
Yanarım
Bazen bir düşün ortasında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!