Apansız bir kıvılcım, anlamsız bir heyecan
Neler yapacağını topyekün şaşıran can
Gölgesinin altında mum gibi eriyorsa
Ya aşıksın arkadaş, ya da aşka batmışsın
Kalbinin en içine işleyen gül yüzünü
Dert yüklenmiş yar düşün, yanakları giryeli,
Islatmış, gözlerinden süzülen iki hüzün;
Dert yüklenmiş yar düşün, gürbet ele düşeli,
Suratı binbir parça, durulmuş sanki güzün.
Dert yüklenmiş yar düşün, kirpikleri sürmeli,
Hiç haberim yokmuş gibi
Girsen rüyalarıma kapısını çalmadan
Dolunaya gebe alacalı bu gece
Ve yine, yine vurulsa ceylan bakışlarınla
İkinci baharına boyanıp sol yanım.
Usulca sokulsam yanına
Yalnızlıktı;
Yüreğin baş köşesinde sultan
Kelebeğin ömründen izdüşüm
Bir ben vardım senden öncesi
Beyhude kürek çektiğim yıllarında
Dört mevsim soluduğum ilkbahar
Yine bir sonbahar akşamı
Sahilde yapayalnız yürüyorum;
Yavaş yavaş çığlıkları kesiliyor martıların
İnlerine çekiliyorlar, görüyorum;
Soğukça bir rüzgar üzerime çullanıyor,
Yüreğim titriyor ansızın
Hani tatlı tatlı bir yel eserken seherden
Bedenini sürükler dalga dalga derinden
Haz şahlanır, heyecan akar damarlarına
Bakir orman havası hücum eder kanına
Mihmandar sadâları yükselirken ormandan
Yüzüne mutluluğun rengi düşer sonsuzdan
Sensiz sonu gelmeyen zifiri ander dünler
Sene sene üstüne nasıl da birikmişler
Bir yanım gam çıkmazı bir yanım zemheri kış
Sanki her gün sinemi kesip kesip dikmişler...
Hasretinin ıssız çığlıkları
Yine kırk düğüm
Sessiz bu gecenin de boğazında,
İnsizliğe sürgün vermiş
Caddelerin suskunluğuna inat
Yalın yalnız yürüyorum
Bir kar tanesinin düşmesi gibi ağustos gecelerine
Düştüm sepsensiz güneşine mahküm sahra çölüne
Sol yanımda sadece bir umut sabır sabır heceleyen
Kelebeğin beklemesi gibi sol yanının durduğu öbür günü...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!