Uçsuz bucaksız bir yolda
Arıyorum ben kendimi
Uçan kuşta, esen yelde
Soruyorum ben kendimi
Kaldım bu eller içinde
Horoz beğenmiyor koca tavuklar
Keramet koymadı yedi kavuklar
Akıl, sır ermiyor bakın şu işe
Akıl alır, ahlak satar lavuklar
17 Mart 2010-Alaşehir
İnsanlara ayrı gözlerle bakmam
Güçlüyü tutana benzetme beni
Ahbaplık yoluna kavgadan korkmam
Dostunu satana benzetme beni
Kötüden boynuma almam vebali
Verdikleri sözü kanun görmüşler
Bu sözün acısı yıktı gönlümü
Benim sevdiğimi berdel vermişler
Kör olası töre yaktı gönlümü
Aşkımız sararmış gazele dönmüş
Kuzu, süt emmeye tutar memeyi
Bir damla süt gelmez koyunlar beton
Kendine arkadaş seçer lamayı
Saklambaç oynarlar oyunlar beton
Akşam olur kuzu evine gider
Değme benim gamlı yaslı gönlüme
Senin için derde düştüm bilesin
Hasretin acısı benzer ölüme
Hışımla yagına koştum bilesin
Divane başıma kara bağladım
Bilirmisin yolcu? Ha bu yollarda
Her seherde nice zaman kaybolur
Gönlün kalır yeşillerde, allarda
Hayal Dünya’ndaki mihman kaybolur
Ne sırdaşın kalır ne arkadaşın
Düşünmeden işi, aşı, yuvayı
Omuzunda çile taşır bir adam
Beşikteyken yüklendiği davayı
Aşk ve azim ile taşır bir adam
Pencere kapanır, üşür bir adam
Ayağında lastik, yüzünde hüzün
Bir baba madende bekler oğlunu
Bittiği yerdedir, kelamın sözün
Yanık yüreğine yükler oğlunu
Elleri böğründe ağlar bir ana
Bildiğiniz gibi değildir meret
Beyinsiz kafada çıkar bu boynuz
Kardinal karısı nursuz bir şirret
Şehir basar, ocak yıkar bu boynuz
Her yere vizesiz gelir giderde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!