Yeter kalk düştüğün derinlerden,
İleri çık geri kaldığın yerlerden!
Sakarya, Mısır, Anadolu, Asya!
Sana karşı duyduğum his ihtiras ya.
Yeter, çık düştüğün dehlizlerden.
Kalk ayağa sarsıl ve yenilen!
Saygılı, nazik, kibâr…
Güzel yüzlü hizmetkâr.
Bu yolda çok çile var.
Hani nerde nerde yâr?
Bir kez kuruldu pazar.
Sen ne yaparsan yap,
İnanmayacaklar!
Karanlıklarda koş, koşabildiğin kadar.
Cennete kadar yolun var!
Bizim yerimize de istiğfar,
Eder misin eder misin?
Beni rahat bırakın!
Denizimde mutluyum ben…
Parlak deniz, usul deniz, serin deniz!
Beni almamazlık etme aman!
Sendeniz!
Bir hikaye anlatır kulağıma…
Artık şiir yazmaya dermanım kalmadı.
Düştü elimden kalem, yıkıldı âlem.
Gücüm yok, sevmeye, ümide gülümsemeye.
Anıların üstüme yüklenmesi, ağırlığı.
Ve büyük işlerin, sorumlulukların varlığı.
Tecrit olmak hayattan sevmeden, her şeyden.
Gökyüzünde bir ay.
Ayın altında koşan bir tay.
Tayın üstünde bir genç, vay!
Gencin göğsü gepgeniş.
Gencin göğsü sımsıcak.
Altında var bir tay.
Geldim ve görüştük; birden seninle.
Bir vefa örneği, bilmem kaç sene?
Düğünüm oldu bayram, sanki bilmece.
Bir sevdadır inan, garip pencere.
Islandı yağmurla koskoca cadde.
Kapılar sürmeli.
Kapılar kapalı.
Küçük kapılar,
Büyük kapılar.
Kapalılar.
Duvarlar var.
Acaba kaç senedir böyle bu cadde.
Kaç senedir, renksiz soluk.
Kim bilir ne kadar insan yaşadı,
Kısmen ve tamamen üzerinde.
Kaç hayat gömülü kaç.
İçine bağladığı bayat ve kuru şehirde.
Bir an evvel kendime,
Gelmeliyim gelmeliyim.
Bir an evvel gücüme,
Ermeliyim, ermeliyim.
Yoldan almadan gözümü,
Kaybetmeden hiç özümü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!