Dostlarım derler ki:
Şiirlerini okumayan kalmayacak.
Lakin bilmezler ki,
Onları ailem bile okumayacak.
Madenci Zeki
Gece erken uyanır sabah geç uyurdu
Ekmek arası linyite bayılırdı
Servisin en arka koltuğuna sızar
Maden ocağına varınca ayılırdı
ey darı tarlalarından çıplak ayakla kaçan
hiç yoktan gönenip dönelen tekrardan
sen,uyuşuk bir gayretle çırpınan ey!
çek göğsümden kendi sapladığım hançerini
susayan ayaklarımı getir bana
bir sabahleyin egzoz kokusuyla uyandır beni
I.
yüzüm
taranan bir saç gibi dökülüyor omuzlarımdan
bir boşluk varsa nerede imkansız
orada yüzüme çarpıyor kapılarım
I.
Konvoy geliyor!
Konvoy!
Dirilişin ana kuzusu
Dere yataklarında
Yorgunluklarımız
Elden ayaktan düşmelerimiz
Hatta yalnızlıklarımız
Hepsi birer mazeret
-bir kez olsun kendimize sarılabilmek için-
Her şeye geç
Her şeye erken
Bir tek ölüme tam vakit
Her şeye rağmen
Papatya
Denizlerin başladığı
Göğün ömür gibi tükendiği konumda
Yaşamsız ve ölümsüz
Uçsuz ve bucaksız
Güzelliklerin en güzel haliyle barındığı
Şehre bir günah sessizliği çöküyor
Utanç utanç utanç
Kaldırımlarda at koşturuyor Freud
Kadının homurtusu galebe çalıyor son ses
Eli cebinde gence Cumhuriyet Meydanında
benim bir acım var tüyden hafif
seninkini de ekleyince ağlamak oluyor oturuyor dibe
ve günler ikiye ayrılıyor:
sürurla sırdaş sabah ve hüzünle kaim gece
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!