Doymaz gibi yersin, hiç ölmez gibi yaşarsın.
Ene yakayı bırakmaz ki az da olsa başarsın.
Dökülse de ayakların altına dünyalık servet.
Bir an tereddüt edip de sakın ola deme evet.
Senin için her gece milyarlarca lamba yanar.
Bu dekorasyonu gören insan, malikini anar.
Her şeyden şüphe etmek nereye kadar gider.
Şüphe bulutları sahibinin aklını perdeler.
Namusa bakan gözlerde yırtılmış son perde.
Toka başında ama mukaddesat düşmüş yerde.
Hırsız gözler gizliden çalar namus hazinesini.
Çalan da çaldıran da râzı çıkarmaz hiç sesini.
İman kalesi artık muhkem, surlarsa sağlam.
Hadimlerin aziz dinimize olan itikadı tam.
Gariplerin elinde aziz oldu bu son din-i hak.
Münkire azap, mümine ise Cennet müstehak.
Dayayıp kulağını, kalbime biraz eğil.
Anlaki yüreğimin çırpınışı boş değil.
Yansın istedikçe her kalbde bir kıvılcım
Alevlenmeyince yaktı beni yürek acım.
Ben Hakkın taraftârıyım, tarafsız kalamam.
Gözleri semâlarda, üstünde yamalı hırka.
Ashabı Ömer’le aziz oldu, erince kırka.
Akın akın dâvetine koşar oldu her fırka.
Seninle geldi saadet, alemde her ırka.
Sözleri muhatabın yüreğini yakardı.
Mahşer meydanını hatırlatır Harem-i şerif.
Her karış toprağını bizzat Kuran eder tarif.
Allahım Kabe’ye bu ne tazim bu ne hürmet.
Böyle oldukça asla helak olmaz bu ümmet.
Toprağına basan, zatını Cennete girmiş bilir.
Zifiri karanlıkta aydınlık belirir çubuk çubuk.
Ardından kızıllaşır yeni sabahla beraber ufuk.
Her şey yıpranıyor, güneş üzerine doğdukça.
Ümit verir aynı Güneş karanlıkları boğdukça.
Seni Yaratan Rabbinin adıyla başla ve oku.
Nasıl yaratır gör; yoktan varı, vardan yoku.
Ne varsa hepsi onda yazılıdır, yaş ve kuru.
Anla ve yaşa, Melek İsrafil üflemeden Suru.
Para için insanlar birbirini ezerken.
Serveti tohum gibi saçar ettin beni.
Mal için birbirlerine mezar kazarken.
Hakkından bile vazgeçer ettin beni.
Herkes yüzmek için Denizler ararken




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!